(Mevlana Hazretleri
Aşkı anlatıyor)
2090. Bir sabah olan yüzünden
sabah şarabım (Güne zevkli başlamak için haram olmayan Tanrı
şarabı) var;
Akşam namazına ne diye durayım?
Güzelliğinin bahçesinde gül gibi
güldüm ya;
Sabah gibi onun güneşiyle ağarayım
(Aydınlayayım), doğayım (Ortaya çıkayım) artık.
Dilim, şarabıyla tutuldu (Konuşamadı);
Düzenleriyle de elim-ayağım
kırıldı-gitti.
Gece rüyada gördüm, sarhoşum
bugün;
Deliler gibi akıl bağından (İnsanı bağlayan düşünme, anlama ve kavrama gücünden)
sıçradım, çıktım bugün.
Yoksa uyanıkken mi rüya gördüm;
Çünkü bu dert bendeyken uyku
tutmuyor ki beni.
Yoksa gerçek aşkı mı rüyada
gördüm ki ona tapıp (Tutku ile severek bağlanıp)
durmadayım.
Gel a aşk, bedene cansın sen;
Senin devletinin sayesinde beden hapsinden kurtuldum ben.
Bana, perdeyi yırt dedin,
yırttım;
Kadeh kır dedin kırdım.
Bana, bütün dostlardan kesil
dedin;
Herkesi gönlümden attım, sana
gönül bağladım.
Benim gönlümü yaraladın, suçum
buydu:
Kirpiklerimle hayalini
devşirmedeyim.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Gelecekte
yapılması gereken her ne ise o zaman geldiği zaman yapılması, şimdi ise sahip
olduğumuzla zevkli yaşamak gerektiğini öğrendik.
2.
Aşkın güzelliğinin gül bahçesine ulaşanın
yüzünün güleceğini, güneşiyle aydınlığa kavuşacağını, ortaya çıkacak güce
kavuşacağını öğrendik. öğrendik.
3.
Aşka
tutulanın eskisi gibi konuşamayacağını, hareket edemeyeceğini, iş
yapamayacağını öğrendik.
4.
Aşka
tutulanın düşünmenin, anlamanın, kavramanın bağlayıcılığından kurtulup inançla daha üstün yaşama geçeceğini öğrendik.
5.
Aşkın
insana özgür irade sağlayacağını, sınırlamalardan kurtulacağını, gönlü bağlayan
her şeyi atıp kurtulacağını, sadece gönülde âşık olunan kalması gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Âşık
olduğumuz sevgili bize yakın olmasa bile hayali gözümüzün önünden hiç
ayrılmayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ