24 Eylül 2019 Salı

DİVAN-I KEBİR 5. CİLT 6360 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)

 6360.  Kendini gören kuş (Ben ve ben merkezli düşünen, davranan), kendinden geçmişlerin bağına-bahçesine uçamaz;

O Leylâ'ya (Sevileceğe) Mecnûn (Seven) olan, ancak yüzlerce Mecnûn’a Leylâ (Sevene sevilen) kesilendir.

Bu yanda binlerce meclis (Dostların bir araya geldiği, görüşüp konuştuğu yer) var, fakat bu meclis, onlardan da daha ötede;
Çünkü bu meclis, neliksiz-niteliksiz  (Tarifi kolayca yapılamayan) âlemde, o âlemden de daha fazla neliksiz-niteliksiz bir meclistir.

Şu aslanlara bak, o ormanda ecelden tir-tir titriyorlar;
Ecel aslanın yüzünden, aslanlar bile ancak kan kaşanıyorlar (Kan işiyorlar).

Nice Tanrı Zümrüdü-ankaa'sı (Yüce yerlerde konaklayanlar) var ki tesbihleri (Tanrı’yı her türlü kusur, ayıp ve eksiklikten, insanlığa özgü niteliklerden uzak tutarım sözünü söylemeleri), ben Tanrı'yım sözü; Fakat o yana bir kanat çırpsalar kolları-kanatları yanar-gider.

Mahmûd (Sultan) da, vezir de, perdeci de bir Eyâz’a kul-köle oldu;
Çünkü onun ayak bastığı yerde erlerin başları alçalır.

İnkârında mâzursun sen;
Çünkü orda, Cüneyd (Bağdadi), Şeyh Bıstâmî (Beyazıdı), Şakıyk, Kerhî ve Zün-Nûn (Mısri)bile şaşırıp kalmış.

Çünkü a benim canım, güneşe gitmeye yol yok;
Meğer ki güneş lütfetsin de bu çöle-bu yazıya doğru gelsin.

Tebrizli Şemseddin, sana lütfeder de seni bu inkârdan kurtarırsa ne âlâ;
Yoksa bu gazeli okuyadur, bu afsunu oku-oku;
Üfür kendine.

Ne bilirdin ben ki şu sevda, beni bu çeşit çıldırtacak;
Gönlümü bir cehennem yapacak, gözlerimi Ceyhun ırmağına döndürecek.

Ne bilirdim ben ki bir sel, ansızın beni kapacak, sürüp götürecek, bir gemi gibi uçsuz-bucaksız bir kan denizinin ortasına atacak.
                         ***
DİVAN-I KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.   Benlik yapanın, her şeyi kendi aklına ve değerlendirmesi ile gören ve yaşayanların değişimden korktukları için farklı alanlara gidemeyeceğini, gelişemeyeceğini, yüce yerleri, yüce kişileri tanıyamayacağını öğrendik.
22
2.    Sevileceği bulmadıkça, sevmedikçe sevilen ve saygı duyulan olamayacağımızı öğrendik.

3.   Sevmeyi bu sevgiyi tutku haline getirenlerin bir araya geldiği mecliste toplandığı meclisin diğer meclislerden çok farklı olduğunu, her yiğidin giremediği, korktuğu topluluk olduğunu öğrendik
.
4.    Allah’ı çok ananların (Tespih çekenlerin) bile aşk topluluğuna ulaşamayacağını öğrendik.

5.    Gazneli Sultan Mahmut’un çocukken alıp yetiştirdiği sonra kendisinin ve tanıyanların âşık olduğu Eyâz’a kul köle olduğunu, öğrendik.

6.    Aşkın sultanı bile kölesine kul ettiğini öğrendik.

7.   Aşkı kabul etmeyen kişiyi kınamamak gerektiğini çünkü tarikat öncülerinin bile aşkın niteliğinde şaşırıp kaldıklarını öğrendik.

8.    Şems Hazretlerinin bulunduğu yere gitmeye imkân olmadığını, onun aşağı doğru gelmesi ile görebileceğimizi öğrendik.

9.  İnsan istediği kadar aşk şiirleri okusa da Allah dostu o kişiye yardım etmedikçe ilerleyemeyeceğini öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
 Aşkın ansızın sel gibi insanı kapıp uçsuz bucaksız bir alana götüreceğini, tertemiz edip yeni bir kimlik ve kişilik kazanana kadar burada değişime uğrayacağımızı öğrendik, anladık.
                     *
RAV

Popüler Yayınlar