(Mevlana Hazretleri aşkı
anlatıyor)
6360.
Kendini gören kuş (Ben ve ben merkezli düşünen,
davranan), kendinden geçmişlerin bağına-bahçesine uçamaz;
O
Leylâ'ya (Sevileceğe) Mecnûn (Seven) olan, ancak yüzlerce Mecnûn’a Leylâ (Sevene sevilen) kesilendir.
Bu
yanda binlerce meclis (Dostların bir araya geldiği,
görüşüp konuştuğu yer) var, fakat bu meclis, onlardan da daha ötede;
Çünkü
bu meclis, neliksiz-niteliksiz (Tarifi kolayca yapılamayan) âlemde, o âlemden de daha
fazla neliksiz-niteliksiz bir meclistir.
Şu
aslanlara bak, o ormanda ecelden tir-tir titriyorlar;
Ecel
aslanın yüzünden, aslanlar bile ancak kan kaşanıyorlar (Kan işiyorlar).
Nice
Tanrı Zümrüdü-ankaa'sı (Yüce yerlerde konaklayanlar)
var ki tesbihleri (Tanrı’yı her türlü kusur, ayıp ve
eksiklikten, insanlığa özgü niteliklerden uzak tutarım sözünü söylemeleri),
ben Tanrı'yım sözü; Fakat o yana bir kanat çırpsalar kolları-kanatları yanar-gider.
Mahmûd
(Sultan) da, vezir de, perdeci de bir Eyâz’a
kul-köle oldu;
Çünkü
onun ayak bastığı yerde erlerin başları alçalır.
İnkârında
mâzursun sen;
Çünkü
orda, Cüneyd (Bağdadi), Şeyh Bıstâmî (Beyazıdı), Şakıyk, Kerhî ve Zün-Nûn (Mısri)bile şaşırıp kalmış.
Çünkü
a benim canım, güneşe gitmeye yol yok;
Meğer
ki güneş lütfetsin de bu çöle-bu yazıya doğru gelsin.
Tebrizli
Şemseddin, sana lütfeder de seni bu inkârdan kurtarırsa ne âlâ;
Yoksa
bu gazeli okuyadur, bu afsunu oku-oku;
Üfür
kendine.
Ne
bilirdin ben ki şu sevda, beni bu çeşit çıldırtacak;
Gönlümü
bir cehennem yapacak, gözlerimi Ceyhun ırmağına döndürecek.
Ne
bilirdim ben ki bir sel, ansızın beni kapacak, sürüp götürecek, bir gemi gibi
uçsuz-bucaksız bir kan denizinin ortasına atacak.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Benlik
yapanın, her şeyi kendi aklına ve değerlendirmesi ile gören ve yaşayanların değişimden
korktukları için farklı alanlara gidemeyeceğini, gelişemeyeceğini, yüce
yerleri, yüce kişileri tanıyamayacağını öğrendik.
22
2. Sevileceği
bulmadıkça, sevmedikçe sevilen ve saygı duyulan olamayacağımızı öğrendik.
3. Sevmeyi
bu sevgiyi tutku haline getirenlerin bir araya geldiği mecliste toplandığı
meclisin diğer meclislerden çok farklı olduğunu, her yiğidin giremediği,
korktuğu topluluk olduğunu öğrendik
.
4. Allah’ı
çok ananların (Tespih çekenlerin) bile aşk
topluluğuna ulaşamayacağını öğrendik.
5. Gazneli
Sultan Mahmut’un çocukken alıp yetiştirdiği sonra kendisinin ve tanıyanların
âşık olduğu Eyâz’a kul köle olduğunu, öğrendik.
6. Aşkın
sultanı bile kölesine kul ettiğini öğrendik.
7. Aşkı
kabul etmeyen kişiyi kınamamak gerektiğini çünkü tarikat öncülerinin bile aşkın
niteliğinde şaşırıp kaldıklarını öğrendik.
8. Şems
Hazretlerinin bulunduğu yere gitmeye imkân olmadığını, onun aşağı doğru gelmesi
ile görebileceğimizi öğrendik.
9. İnsan
istediği kadar aşk şiirleri okusa da Allah dostu o kişiye yardım etmedikçe ilerleyemeyeceğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Aşkın ansızın sel gibi insanı kapıp uçsuz
bucaksız bir alana götüreceğini, tertemiz edip yeni bir kimlik ve kişilik
kazanana kadar burada değişime uğrayacağımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ