(Mevlana Hazretleri aşkı
anlatıyor)
5970. Ne
Cebrail’im (Allah’ın emrini getiren değilim)
ben, ne casusum (Gizli bir amaç için çalışan değilim);
Ap-arı
(Çok temiz) Tanrı'nın sırlarından (Her aklın erişemeyeceği, açıklanmayan, çözülemeyen gizemin)
bir sırrım (Gizem);
Salıver
beni, sen söyleninceye dek uçup gideyim ben.
Şaraptan
bir yeldir (Rüzgâr), kopmada (Hızlıca yol almada);
Zaten
şarap, havalandırır adamı;
Hele
beni darmadağın (Çok dağınık ve karışık), eden
bu çeşit şarap olursa...
Dünyadaki
bütün zahitlere (Dinin emrettiğini yapan, yasaklarından
uzak duran kişilere), bu şaraptan (Tanrı
şarabından) bir koku düşse ne yıkıntılar meydana gelir, ne diyeyim ki;
Bilmiyorum
ki ben.
Benim
de adım mı okunur?
Bırak
beni;
Şu
sarhoşların nefeslerinden taşa, mermere bir koku salınsa taşla mermer söze
gelir de ben abıhayatım (Ölümsüz oldum) demeye koyulur.
Bedenim,
bir bekâr odası (Özgür) kesildi;
Sarhoşların
(Allah dostları) hepsi de orda toplamış;
Gönlüm
de acaba ben de onlardan mıyım, yoksa onlar, ben mi diye şaşırıp kalmış.
İster
onların cinsinden olayım, ister onlardan ayn....
Hiçbir
şey bilmiyorum, ancak şunu biliyorum ki güller, fesleğenler içindeyim ben.
Sevgili,
sen benden uzak oldukça böylesine cansın-cansız döner-dururum;
Mademki
sen döndürmeye başladın beni;
Çevrende
dönüp duruyorum ben de.
Buluşma
bahçesi gibi kokum güzel;
Arı-duru
su gibi ırmakta akıp duruyorum;
Mademki
her yanımda lütuf (Önemli kişiden gelen iyilik, yardım)
var, ihsan (Bağışlar) var;
Bu
lütufla-bu ihsanla dönüp dururum ben de.
Bir
hoş iş düştü bana;
Ne
de hoş bir iş, ne de güzel bir av;
Güzelim
ilkbahar yeli gibi esip durmadayım, dönüp gitmede.
Yüzlerce
cana karşılık satmadığım bağı, bahçesi söyle dursun; Meydanında bir top oldum
ben, bu meydanda yuvarlanıp durmadayım.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin ne Allah’tan söz getiren ne de
gizlice dinleyip gözetlediklerini bize anlatan biri ve nede gizli bir iş yapan olmadığını
öğrendik.
2. Mevlana Hazretlerinin Tanrı şarabının verdiği
sarhoşlukla sarhoş olan biri olduğunu öğrendik.
3. Mümin kulun cennette sunulan insan eli değmemiş cennet
şarabının dünyada da sunulduğunu bilse, kokusunun bile koklasa bu deneyimle
sarhoş olup yere yıkıldığını görüp yaşayacağını öğrendik.
4. Sarhoş Allah dostunun nefesinin taş, mermer gibi katı
kişilere dokunsa bile büyük değişikler meydana getireceğini öğrendik.
5. Mevlana Hazretlerinin ne o topluluktan, ne bu
kişilerden kendini bağımsız gördüğünü, güzellikler-çiçekler içinde olduğunu öğrendik.
6. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin canlı cansız
dönüp durduğunu öğrendik.
7. Allah’ın iyilikleri, bağışları ile tertemiz su gibi kıyamete
kadar akacak bir ırmak gibi olduğunu öğrendik.
8. Güzel kokular salan bahçe gibi kokular saçarak esmeye
kıyamete kadar devam edeceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin kolayca tanımlanacak, duruşu
ve durduğu yer tarif edilebilecek biri olmadığını, aşk nereye yuvarlarsa oraya yuvarlayacağını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ