(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
2900.
Çünkü akıl kulağı mahrem (Deli-divanelik yabancı)
değildir;
Âşıkların
afsununa (Aşk büyüsü yapmasına) yabancıdır o.
Canın,
kendisine deli-divane kesildiği o halka-halka saçlar, kırık bir tarağı özlüyor.
Şehrimiz,
fitnelerle (Karışıklıklarla, kargaşalarla),
coşkunluklarla doldu-taştı;
Medet
o tek fettanın fitnesinden (Gönül aldatıcı cilveli,
fitneci, kışkırtıcı), medet (Yardım edin).
Çabuk,
daha bir anahtar yapıver a anahtarcı;
Onun
dişi, sıkıntıyı açsın amma.
Kendine
gel, eğri-büğrü gitme, satranç taşı değilsin sen, ne vaktedek eğri-büğrü, o
yana-bu yana gidip duracaksın?
Aklın-fikrin
başında senin,
Canın
bile ayağını bağlayan bu çeşit meydan, kimin meydanı?
Elden
çıktık gitti, bu kimin masalı, kimin hikâyesi?
Güneş,
altın bir top gibi koşup duruyor;
Acaba
kimin çevgeninin (Sopanın) kıvrık ucu koşturuyor
onu?
A
güneş, yol kesen, kesemedi yolunu;
Nasıl
kesebilir ki bu yol, kimin yolu, biliyor o.
Musa,
elmayı kokladı da can verdi;
Sen
de bir ara kokuyu, kimin elmalığından geliyor o koku?
Yakub’un
gözü bu kokuyla açıldı;
Tanrım,
bu koku, kimin Kenan’ından (Verimi bol yerden)
geliyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Sadece akılla
yaşayanların deli-divaneliğin zevkini bilmediğini, tutkulu sevginin büyü etkisi
yaptığından haberleri olmadığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Güzellikten,
doğruluktan, edebilikten gelen davet edici kokuyu duyup o yöne doğru gitmemiz
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ