(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
2860.
Can gözü, ap-acayip (Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne
yapacağını bilemez duruma gelmiş) bir haldir, gördü;
Her
yanda neşeli bir güzeller güzeli vardı.
Her
adımda bir aşk sarhoşu yatmış, uyumuştu;
Başucunda
bir saki (Ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan
kişi) durmadaydı.
Bu
hevesle gönüllerin ayakları bağlanmıştı;
O
neşeden, o çalgı-çağanaktan (Sazlı sözlü, neşeli ve
gürültülü olarak) can kanatları açılmıştı (Canımızın
istediği yere gidebilmesi olanağı oluşması sağlanmıştı).
İçin-için,
afiyetler olsun diyen sarhoşların (Hoşa giden bir şey
nedeniyle kendinden geçmiş olanların) sesleri, ta, Arş’a (Göğün en yüksek katına) ulaşmıştı;
Öylesine
bir âlem olmuştu ki zahidin (Dinin emrettiğini yapan,
yasaklarından sakınan kişinin) seccadesi bile rehine (Namaz kıldığı kumaş teminat olarak borç karşılığı olarak)
verilmişti.
Bu
devletin (Düzeni sağlayanın) başı (Lideri), Tebrizli Şems’tir;
Zaten
gizlilik âleminde hazır bir devlet o.
Gönlü
avare (İşi olmayan) birini öldürdüyse ne çıkar?
Dünyadan
bir gam yiyen (Üzüntüyü kendine gıda etmiş)
eksik olmuş, aldırmam bile.
Tek
senin aşk güneşin parlayıp dursun da her yana bir yıldız saçsın.
Bir
güneş ki Tur dağına (Işığı) vurdu (Etkisi uzandı) da dağ param-parça oldu, her parçası da
bir Lâ’l (Kırmızı değerli taş) kesildi.
Işığı,
Meryem’in çarşafına vurdu da beşikteki çocuk dile geldi, konuştu.
Güneşi
inkâr edene (Varlığını kabul etmeyene, yok sayana)
ne denir?
Anadan
doğma köre ( Temelden olguları sevme ve kavrama yetisi,
dikkati olmayan kişiye) bir çare yoktur.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Can gözümüzü
muhakkak açmamız gerektiğini, bu gözle Şems Hazretlerinin ışığıyla şu anda var
olup göremediklerimizi görebileceğimizi, neşe ve sevinçten coşkunluklar
göstereceğimizi öğrendik.
2.
Şems Hazretlerinin
gerçek güzelliğini ancak can gözü ile görebileceğimizi öğrendik.
3.
Şems Hazretlerini
diğer sevgilerle karıştırmadan, sevgilerin arasına katmadan çok özel olarak sevmemiz
gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Açıkça
söz söyleyen, aydınlatarak görmeyi sağlayan ışık kaynağı olan insanı;
Gerekçesi,
bahanesi ne olursa olsun yok sayanın anadan doğma kör (Aklı
ve duyguları görmek isteğinden başkasını görmeyen, tanımayan, kabul etmeyen
kişilikte olan) kişi olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ