19 Ekim 2017 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 2760 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
2760. Dost mahallesinin kapısından, duvarından âşıklara can kokusu gelmede.

Bir kerecik vefa (Sevgi bağlılığını, dostluğunun devamlı olduğunu) göster, yüz binlerce vefa (Sevgide ve dostlukta bağlılığımı) göstereyim sana;
Ona bu çeşit bir karşılık geliyor işte.

Dostun güzelliğine karşı ölen, gerçekten ölmez, ölmeden cennetlere girer gider.

Gayb kervanı (Görünmez âlemde oluşanlar sıra-sıra dünyaya), gerçekte gelip duruyor, fakat şu çirkinliklerden gizleniyor.

Güzel yüzlüler, çirkinlere nasıl gider?
Bülbül, boyuna gül fidanlarına konar durur.

Yasemin, nergisin yanı başında biter;
Gül, koncaya gülerek gelir, ulaşır.

Bütün bunlar bir işaretten ibaret, maksat şu;
O dünya, bu dünyaya gelip duruyor.

Mekânsızlık (Bulunduğu yer kolayca tarif edilemeyen, dünyaya gelecek olan her neyse tasarlanıp hazırlandığı, yer) âlemi, süte benzeyen cana karışan yağ gibi mekân âlemine geliyor.

İzsizlik-esersizlik (Can-ruh, akıl, zekâ, gönül, nefis), aklın kana, deriye karışması gibi (Vücut bulup) iz-eser âlemine gelmede.

Aşkın da ötesinden, bu sözlerle anlatmadan başka çaresi olmayan, söze bir türlü sığmayan o şey, boyuna gelip durmada.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Âşıkların candan yapılan işleri önceden algıladıklarını öğrendik.
2.    Allah dostlarına gönülden bağlanırsak onların da bize bağlanacaklarını öğrendik.
3.    Görünmeyen âlemden tasarlananların güzelliklerin dünya âleminde görünür olduğunu, fakat hemen ortaya çıkmadığını, dikkatlerin dağıldığı zaman kendilerini gösterdiklerini öğrendik.
4.    Güzel olanın başka bir güzelin yanına gittiğini öğrendik.
5.    Gördüğümüz her şeyin hemen vücuda gelmediğini, mekânsızlık diğer bir adıyla gayb âleminde tasarlandığını, düzenlendiğini, işlevinin belirlendiğini daha sonra vücuda geldiğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Duyularımızla algıladığımız çok esere göremediğimiz, algılayamadığım, sonuçlardan fark ettiğimiz iç içe girmiş eserleri herkesin algılayamayacağını, anlayamayacağını öğrendik, anladık.
                         *

RAV

Popüler Yayınlar