(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
3740.Geceleyin
gelip çatan belânız (Kendisini göstermemekte ısrar
etmenin verdiği sıkıntı), uzadıkça uzadı;
Çoğaldı-gitti.
A
canımın sevgilisi, beni yapayalnız bıraktın;
Nerde
buluşma zamanı?
Ne
de hoşsun a yücelik güneşi, bizi aydınlattığın an.
Merhaba
a bizi kendimizden geçiren, karanlıkları aydınlatan dolunay.
İstediğin
kadar cevret (Eziyet et);
Senden
başkası gerekmez bize;
İstediğin
kadar gönlümüzü yoklayadur;
Senden
başka efendimiz yok bizim.
A
seher yeli, bana muştuluk (Müjdeli haber)
verdiğin sevgilinin yanındayım;
A
kavuşma hayali, canım, bizimle oynaştığın yerde, buluştuğun anda.
A
Tebriz’imizden ayrılan Şeyh Şemseddin, niceyecek (Ne
zamana kadar) yüzümüzde, ayrılıkla tırmaladığın yaraların izlerini
seyredeceksin?
Seni
ya akıl anlar, ya aşk yahut da tertemiz can;
Levh-i
Mahfûzunu (İlmi ilahini, Manevi levhanı) da
gökte, melekler tanır ancak.
Seni
ya Cebrail görür rüyada ya Mesihâ (Hazreti İsa Peygamber),
yahut da Kelim (Hazreti Musa Peygamber);
Sana
lâyık yer, ya Sidre’lerdir (En yüksek makamlar),
ya son duraklar.
Musa’nın
Tûr dağı, aşk sevdasıyla defalarca kan kesildi;
Çünkü
efendiler efendisi Şemseddin’den Tûr’a sesler düşer durur.
Uhud
dağı, yüzünün değirmisini (Yuvarlağını) görmüş
de hasedinden (Kıskançlığından) yalım-yalım
parlayıp yanmış;
Akmed’in
(Peygamberimiz kendinden sonra gelecek Allah dostları
için söylediği söz) canı da onun şevkiyle (İsteğiyle,
hevesiyle) “Ne kadar da özlemedeyim” diye
nara atmış.
Güzelliğinden
bir kıl ucu, perdesiz olarak vursa Tanrı’nın gayreti, Tanrı’nın kıskançlığı,
iki dünyayı da ateşlere yakar.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems Hazretlerini yüce makamlarda olduğunu, alt makama nazlanarak geldiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Peygamber
efendimizin özlediği Allah dostlarından birinin de Şems Hazretleri olduğunu
Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
*
RAVLİ