(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
3470.
Sus ki zahmet, eziyet, kerem (Asillik, büyüklük)
sahibine hazne (Depo) gelir, define kesilir;
Ahrette
inanan kişiye atış, cennettir, bağdır, bahçedir.
Ey
can terbiyecisi, başını ağrıtıyoruz senin, nasılsın?
A
bütün dilberlerin gönüllerini kapıp alan nicesin?
A
merhametli Ay, geceleyin sana zahmet vermedeyiz, seher çağı feryatlar
etmedeyiz;
Bu
feryatlar sana erişmede, ne âlemdesin, nasılsın?
A
uyumayan, a güzelim gözlerine uyku girmeyen dilber, çanın çan gıcırtısından,
bekçinin narasından ne haldesin?
A
gökyüzünün garibi, şu yeryüzüne düşmüşsün, yazık sana?
A
güzellik, a alım dünyası, şu dünyada nicesin?
Güneşi
kim sorar?
Sen
de güneş gibi boyuna dönüp dolaşmadasın;
Gül
bahçesine kim der;
A
gül bahçesi nasılsın?
Beti-benzi
sararmış kişiye nasılsın, gönlünde ne dert var diye sorarlar;
Fakat
beti-benzi yerinde, erguvana dönmüş kişiye nasılsın, ne haldesin diye
sormazlar.
Çirkin
suratlının biri, aynaya nasılsın diye sordu;
Ayna
dedi ki:
Ben
ışık gibiyim, fakat sen nasılsın a kaltaban (Şarlatan,
yalancı, hileci)?
Çirkin
cevap verdi de dedi ki:
Ben
tersine konuşuyorum;
Tarla
gibi hani, o da gökyüzüne nasılsın der.
Yani
ağzımı açtım, şahrem-şahrem (Parçalanmış olarak)
yarıldım, kupkuru dudaklarımı gör de şarabın, ey ağız, nasılsın desin.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Büyük kişinin
başına gelen zahmetlerin, eziyetlerin, zorlukların ona değerler
kazandıracağını, kişi ahrete inanıyorsa cennette yaşıyor gibi yaşamına devam
edeceğini, sıkıntıların onu bunaltmayacağını öğrendik.
2.
Büyük ve
etkenliği devam eden kişi hep görünür, bilinir olduğundan sorulmayacağını,
sorulmamasının aramadığı manasına gelmediğini öğrendik.
3.
Çirkin kişinin
kendisine hal-hatır sorulduğunda dikkati ve bakışı başka yöne yönlendireceğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretlerini çok özlediğini, göresi geldiğini, karşısında
gibi hal-hatır sorduğunu, özlemini bu şekilde tatmin etmeye çalıştığını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ