2630. Şekil (Biçim, dış
görünüş) nasıl ayak diresin (Bir düşünceyi, bir
davranışı sonuna kadar sürdüremez, kendi tutumunda ısrar edemez)?
Zaten kararı yok şeklin (Şekil
kesin yargı oluşturamaz, ancak bir fikir verir).
Mana
(Özünü, arka planını, saklananı, gizleneni,
sırlanmışını) nasıl ele geçirsin onu?
Apaçık ortada değil ki.
Dünya bir av yeri, yaratıkların hepsi de av, avlanan
beyden de bir eserden başka bir şey yok ortada.
Her yanda bir iş-güç, bir yük-denk (Yük taşımada paralellik);
Herkes, beyiz (Küçük bir
toplumun başkanıyız), uluyuz (Çok yüksekte ve
büyüklükte biriyim) diyor;
Fakat beyin bulunduğu yerde ne yük (Ağır eşya) var, ne denk (Esas
bey ne tedirginlik nede bir engel).
A can, elini yüzünden çek de göster yüzünü;
Çünkü bunların, bu görünenlerin hepsi de ancak
köpük, ancak şekil, ancak boya, süs-püs.
Nerde toz koparsa bir ordu vardır orda;
Ateşin bulunduğu yerde ısılık (Sıcaklık) vardır,
oradan duman tüter elbet.
Sen adamı toz yüzünden göremiyor, bilemiyorsun;
Toz-duman arasında adamı ara,
toz da iş yok.
A iyi bahtlı, hoş talihli kişi, sen onu ararsan
rahmeti sayıya sığmayan da seni arar.
Seni sel kapar, sürükler-götürürse anlarsın ki onun
yolunda, halkın iradesi, ihtiyarı (Seçmiş, tercih etmiş)
var gibi görünür amma yoktur.
Yoklukta-yoksullukta ahdettim (Kalacağım diye kendi kendime söz verdim), az söz
söyleyeyim dedim;
Fakat dikensiz gülü kim görmüştür?
Kardeş, tanık ol, bu gülün dikeniyiz (Sertiz, ucu sivriyiz, batıcıyız, güzelliği koruyanız)
biz, fakat bu çeşit diken (Temiz bir aşkın koruyucusu)
olmak, övünülecek bir şeydir, yerinilecek (Pişman
olunacak), utanılacak (Onursuzluğa veya ve
gülünç duruma düşülecek) bir şey değil.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Gördüğümüz şeklin
bir fikir verdiğini mama olmadığını, mananın kendini gizlediğini, gizlenen bu
manayı bulmak için de avcı kişiliğinde olmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Yaratılan her
şeye üzerinde taşıması gerektiği bir yük verildiği verilen güç ile taşıması
gereken yükün birbirine paralel olduğunu öğrendik.
3.
Bunda toz duman,
karışıklık içinde aşık olabileceğimiz Tanrı dostunu aramamız gerektiğini öğrendik.
4.
Hak dostunu
arayan kişiyi Allah’ın da bu arayan kişiyi aradığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Aşk yoluna girmiş, Allah dostunu arayan kişinin kendi
tercihlerinin kalmadığını, tüm tercihleri Allah’ın o kişide uygunluğa oluşturmak
sonra da olgunlaştırmak için ilgi uyandırarak bırakamadığını, olgun duruma
getirdiğini, çok ilgilendiği öğrendik, anladık.
*
RAVLİ