2480. Dostla oturmuşuz, onunlayız da gene ey dost,
nerdesin, nerdesin ey dost deyip duruyoruz, dostun mahallesinde, dostun
yanında, sarhoşluktan dostu aramaya koyulmuşuz gitmiş.
Kötü kuruntular, uygunsuz düşünceler, bizim gevşek
tabiatımızdan meydana gelmede, dostun huyu bu değil.
Sus, kendisi kendisini övsün;
Senin hay-huyun nerde, dostun hay-huyu nerde?
Seher çağından itibaren senin yüzünü görmek,
yaşayıştır bize;
Yarabbi!
Bugün, o güzel yüzün, ne de gönül alıcı bir hale
gelmiş, ne de güzelleşmiş.
Bugün yüzünde bir başka güzellik var;
Bugün deli âşık ne yaparsa yerindedir değer.
Dün bana öğüt veren, bugün yüzünü gördü de özürler
istedi benden.
Gözlerim kâfi değil, daha yüzlerce göz bulmalıyım,
ödünç almalıyım da seni öyle seyretmeliyim;
Fakat kimden ödünç alayım, kimde var seni
seyredebilecek göz.
Günlerdir ki bu kulun yüreği atıp duruyor, boyuna
oynuyordu, meğerse bugünkü devlete erişecekmişim, önümde böylesine bir gün
varmış.
İnsan desem aşktan utanırım, Tanrıdır bu desem
Tanrıdan korkarım.
Kaşım seğirip duruyordu, boyuna yüreğim oynuyordu,
meğerse böyle bir bahta, böyle bir devlete erişmem takdir edilmiş.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Sevdiğimiz
Allah’la her an berber olduğumuzun bilincinden uzaklaşıp şekilsel olarak görmek
arayışına girdiğimizi öğrendik.
2.
Allah’ı her an
yarattıklarının güzelliklerinde gördüğümüzü, başımızdaki gözün görmek için
yetmediğini, Allah’ı gören gözlerin olması gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ın kendisini açıkça göstermediğini, bu nura
dayanabilecek gücümüz olmadığını fakat Allah’ın dostlarının yüzüne, gönlüne
bakınca Allah’ı görebileceğimizi, o sevinçli heyecanı dünyada yaşarken duyabileceğimizi
Hazreti Mevlana’nın müjdeli sözlerinden öğrendik, anladık.
*
RAVLİ