2290. Can, şarap kadehini çekmiş, sarhoş olmuş,
kıyamete dek kendisinden geçmiş;
Gönülse bazı-bazı beden sofrasına bizim nasibimizi (Payımızı) koymada:
Aşk Mesih’inin (İsa)
eli, o nasipten sunsun da her ölüye kutluluk, her hastaya sağlık versin;
O nasiple işret bahçesi yapraklansın, yeşerip
tamamıyla bezensin, gelişsin, iki büklüm olmuş çengceğiz (Telli çalgı), nağmelere (Güzel
sese, ahenge, ezgiye) kavuşsun demede.
Beden, ten-tenen seslerinden oyuna koyulmuş, cansa
zaten yokluk âlemine dalmış, harap olmuş, yerlere serilmiş.
Aşkın ney sesinden, tatlı şarabından zindan, cennet
kesilmiş, akıl kadısı (Suçluyu-suçsuzu ayıran)
bile o hüküm verme mesnedinde (Dayanağında)
sarhoş olmuş gitmiş.
Akıl müderrisine (Akıl
hocalığı yapana), Müslümanlıkta beliren bu pek büyük fitne (Kargaşalık, kavga) neden oldu diye sormaya gelirler.
Aklı küll (Doğadaki uyumu
gözetleyen) müftüsü fetva vererek (Dine
hükümlere uygun) cevap verir de der ki:
“ İster reva (Uygun, yerinde)
gör, ister görme, bu an kıyamet anı (Dünyanın sonu);
Kıyamet koptu kıyamet (Büyük
felaket, gürültü, afet, karışıklık) ”
Sarraf olan canların hepsi de mekânsızlık (Adresi tarif edilemeyen yerin) denizinden inci gibi,
mercan gibi canları kıyıya saçıyorlar.
Aşk hatibi (Sözcüsü) vuslat
(Sevgili ile buluşulan) bayram yerine
Zülfikar’la (Kılıçla) çıkageldi de o padişahı
övmeye başladı.
Hasların hasları, aşk sarayındaki perdecilerle (Kapıda görevli olup izin verilenleri içeri alanlar),
onu görmek hevesine düştüler de sarayın kapısında saf-saf oturdular.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Sevdiğimiz,
tutkuyla bağlandığımız içinde Allah sevgisi dolu olan Allah dostu ile bir araya
geldiğimiz zaman kendimizden geçerek olumlu ve güzel değişikliklere
uğrayacağımızı öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
İyi nitelikleri kendinde toplamış, en iyi cinse
ulaşmış, katışıksız ve saf olan büyüklerin bile Şems Hazretlerini görmek için
can attıklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ