2250. Şehirde de Ay yüzlünün (Tebrizli Tanrı Şems’inin) yoldaşıyız, çölde de;
Canlar, o Ay yüzlüye kul-köle olsun.
O can padişahının çekip götürdüğü yol (Aşk yolu) yok mu?
Şehir orda;
Tanrının gel dediği yer (Gönül,
can) yok mu?
Ev-bark orda.
Kıble o olduktan, biz ona yüz tuttuktan sonra çöl
kısalır, yol gözümüze görünmez, önümüz-ardımız yeşillik, gönül alan selvilik
kesilir.
Yolumuza çıkan dağ bile eğilir, bel verir;
Ey ululuk madenine doğru yol alanlar, merhaba.
Yolumuzun kılavuzu, öncüsü o olduktan sonra yoldaki
taşlık, ipek gibi yumuşak bir hale gelir.
Biz gölge gibi o Ay’ın peşinden koşmadayız, a
gönülleri bir, aynı yolun yolcuları, haydin, yürüyün bizimle.
Hiç kimseye kötülüğü dokunmayan o er, bize gönlünü verir
yol arkadaşı olarak;
Çünkü gönül, çabuktur, tez canlıdır, ayağına da
tezdir.
Gönül, gemiye binmeyi düşünmeden tutar, Mısır’a
gider, kervana katılmadan kalkar, Mekke’ye varır.
Bedenin topallığından, canın çevikliğindendir ki
Tanrı sırrı bedenden zuhur etmez (Kendini göstermez)
de, o vefa (Sevgide ve dostlukta devamlı olmakta),
o mürüvvet (Güzel ve iyi olanı alıp, kötü halleri
bırakır), gönülden belirir.
Fakat nerde o beden ki canla aynı renge boyanmıştır,
can padişahına karşı su kesilmiştir, toprak olmuştur.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems Hazretlerine
hayran olmanın, tutkuyla sevmenin, sözlerini doğru kabul etmenin bizi aşk
yolculuğuna çıkaracağını öğrendik.
2.
Önder Şems
Hazretleri olunca madde engeli kalmayacağını, arzu ettiğimize zahmetsizce
kavuşabileceğimizi öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Seveceğimiz, seçeceğimiz, aşla bağlanacağımız,
kendimize önder yapacağımız kişinin bedenin ve canının aynı isteğe, dileğe, işe
sahip olmasından tanıyabileceğimizi, su bu kişinin elinde de biz susuz kalmış
gibi o kişiye kavuşmak isteğiyle çırpınmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
Sevdiğimize güzel diyerek sevmek yerine, güzeli bulup
onu sevmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ