2210. (Mevlana Hazretlerinin
Şems Hazretlerini anlatımı)
Ey Tebrizli Tanrı Şems’i, padişah değilsin de her an
ne diye alıcı doğanı senin eline veriyorum ben?
Aşkta senin gibi bir sevgili nerde?
Padişahlar bile havana kapılmışlar da sof (Dervişlerin giydiği sert, ince, yünlü kumaş) hırkalara
bürünmüşler.
Sofranın her bucağında bir Süleyman (Dünyaya ait saltanat sahipleri) oturmuş, sense
öylesine sarhoşsun ki tutuyor, bir yok-yoksulla aynı kâseden yiyip içiyorsun.
Aşkına düşen ne de seçkin canmış, yakıyn (Sağlam, şüphe olmayan bilgi) ülkesine padişah olmuş o
can;
Senin aşkına düşüp o aşkla dinsiz olmak bile din
defterinin başına yazılmakmış.
Can incisi olmak nerde, harf alanında yelip yortmak (Aceleyle, telaşla koşturmak) nerde?
Nerde yol gören, iz bilen gönül, nerde padişahı
gören göz?
Her sarhoş, senin şarabını içmiş, iki elini
kaldırmış, bu aşk uzadıkça uzasın, bitmesin bir türlü diye dua ediyor, her yandan
da bir âmin sesi duyulmada.
Derler ki:
“Aşka Yâsin oku da yatışsın” Dudağa gelmiş cana
Yâsin’den ne fayda var?
O gönül aldıran, o yerlere döşenip toprak olan,
aşkla yerleri öper amma devletinin sayesinde gök atının sırtına eğer vurur.
Ne mutlu o cana gereken gönüle;
O, gâh can şarabı içer, gâh misk gibi saçlara el
atar, tutup okşar.
Dünya, bizi asla çuvala koyamaz (Hapsedip sınır koyamaz);
Çünkü ben hurcumu (Battaniye,
yorgan vb. şeylerin konduğu özel çantama)Tebrizli Tanrı Şems’inin
aşkıyla doldurdum.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin makamının çok yücelerde olduğunu fakat bizlere yardımcı olmak
için bizim bulunduğumuz yerlerde gezindiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin veya Mevlana Hazretlerinin aşkıyla
kendi içini dolduran kişiyi; dünya bağlarının bağlayamadığını, dar bir alana
kapatamadığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ