1840. (Mevlana Hazretlerinin
kendini anlatımı)
Elimde böylesine bir ışık, evi öyle bir
döndüm-dolaştım ki nurunun parıltısından elimdeki ışık karardı-gitti sonucu (Sonuç olarak).
Bu zindanda ey can dedim, seni nasıl da buldum;
Tatsız-tuzsuz bir halde tuzluya (Ağız tadına) doğru nasıl da yol aldım.
A benden kaçan şuh, a inatçı, kavgacı padişah, a iki
âleme de can bağışlayan güzel, şimdicek nasıl da buldum seni.
Hemencecik gizlendi, manalar gibi gizli bir hale
geldi, madendeki mücevhere döndü, kıskançlığı onu örttü-gitti.
Ben ellerimle başıma vurmaya başladım, kapının,
dışındaki halkaya döndüm, oysa güzelim bir alış-veriş bulmuş da beni kınamaya
koyulmuştu.
Âlemin kul-köle kesildiği Tebrizli Tanrı Şems’inin
nurunu görmüş de güneşindeki ışıktan utanıp kararmış Ay’a dönmüştüm âdeta.
A güzelim, her taşın başında lâ’l dudaklarından bir
nur var, parıl-parıl parlıyor.
Saçlarının karışıklığı, her yanda bir kargaşalık
yaratmış.
Cennete benzeyen güzellik bağında, ağaçlarının
altında, her yanda bir saki (İnsan ruhuna Allah
sevgisi, Allah nuru saçan kimse), her yanda bir huri (Çok güzel).
Her yanda, bir yanda değil, her tarafta, senin aşk
şarabından doldurulmuş bir küp var, üzüm şırası gibi tatlı mı tatlı, bal mı
bal.
Her sabah şu akıl, aşkınla deli-divane olmada,
beynimin damına çıkıp tambur (Çalgı) çalmada.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin ışığının Mevlana Hazretlerinden fazla olduğunu öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretlerinin canının ağız Tadını Şems Hazretlerine tutkulu bir sevgiyle
bağlanmada bulduğunu öğrendik.
3.
Şems Hazretleri
kendisini göstermese de nurunun görünür ve etkili olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Aklımızın Şems Hazretlerine âşık olmasıyla güzel
olanı, güzellikleri, Allah sevgisini, Allah nurunun etkisinin güzellikleriyle
kendinden geçeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ