1740. Sana şaşırdım da ağlamadan oldum (Ağlayamıyorum artık), gülmeden de (Gülemiyorum artık);
Senin yüceliğine ulaştım da yücelikten de geçtim,
alçalıştan da.
A gönül, benlik-senlik
zahmetine düşmeden parmak şıkırdatadur (Oyna);
Ebedi devlete (Sağlığa,
mutluluğa) ulaştın, ebedi devlet kesildin.
O şarap satan çok söyledi kulağına bu sözü:
“Bedenine tapmazsan canlar bile tapar sana”
A şen, şûh (Neşeli, serbest)
hoca, a yüzlerce nazik (İnce yapılı, narin),
nazenin (Nazlı yetiştirilmiş) dilberi (Güzeli) fitnelere salan;
Çabuk ol, ne diye eğlenip duruyorsun?
Artık gönlümüzü sıktın, yaraladın.
Hayrın-şerrin olsun, debdebeye, saltanata sahip ol,
hatta yüzlerce de hünerin bulunsun;
Ne çıkar?
Değil mi ki o oltaya tutulmuşsun (Biri tarafından avlanmışsın).
Dostum, bir çevik er olsam da, taş gibi gönlüyle
yürüse, durmasa dinlenmese, yolumuzu kesse bizim.
Şu sözde hem açılış, anlatış var, hem kapanış,
gizleyiş;
Bir perdeyi kaldırdın, yüz perde saldın adeta.
Ay yüzlüm (Şems Hazretleri)
sarhoş bir halde geldi, yardım et ey felek, bir küpceğiz şarap sun bana(Bende onun gibi olup), kendimden geçtim, yok olup
gittim ben, bari varlık âleminde bir var olan var mı?
Bir kadehle, yüz kadehle sarhoş olmaz gönül;
Şarap (Tanrı şarabı),
birinin gönlüne tesir etti mi o adam bedeninden kurtulur gider.
Gene seher çağı içtiğin o şaraptan bir sağrak (Büyük kadeh) doldurdun, getirdin, dolu-dolu sunuyorsun
(Hiç bir insanın kulağının duymadığı Allah sözünü
söylüyorsun) bana;
Bu şişeyi kırmasaydın sunmazdın ya.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Ben-sen diye düşünmenin ve konuşmanın insanı güç durumlara,
sıkıntılara, yorgunluğa, masrafa düşürdüğünü öğrendik.
2.
Ben-sen diye düşünmenin ve konuşmanın sağlıklı yaşamamıza ve
mutlu olmamıza engel olduğunu öğrendik.
3.
Bedenimize çok
sevmekten ve değer vermekten kendimizi kurtarırsak Mevlevi dostların bizi
seveceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Ben ve ben merkezli her duyuş ve düşünüşten arınmak
için Allah’ın has kullarından birini tutkulu bir sevgiyle bağlanıp kendimizi
unutmamız, sevdiğimizde var olup onun gibi olmamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ