1800. (Hazreti Mevlana’nın
Allah’ı anlatışı)
Zaten ben yerleri göklerden nasıl ayırt edebilirim
ki?
Sen kulları, yolları-yordamları da kırıp döktün,
derdi derman haline getirdin.
Zümrüt renkli dokuz göğü tuttun, havada hapsettin,
dilekleri, isteklere düşürdün de böylece topraktan düzüp koştuğun insanı
meydana getirdin, oynatıp duruyorsun.
A su, ne yıkayıp duruyorsun;
A yel (Rüzgâr), ne
arar gezersin;
A gök, neden gürlersin;
A kâinat, ne diye dönersin?
A aşk, ne gülersin;
A akıl, ne bağlarsın;
A sabır, neden rahatsın;
A yüz, niçin sarar-solarsın?
Vefa etme (Sevgiyi sürdürme,
dostluk bağlılığına devam etmek) yolunda başın da sözü mü olur;
Cömertlikte canın ne değeri vardır?
Olgun, o kişiye derler ki yokluğa av kesilir, can
verir;
Çünkü birlik-teklik dairesine bir kıl bile giremez.
Gâh gama (Üzüntüye) düşmek,
gâh neşeye kavuşmak, hürlükten (Özgür olmaktan),
kayıtsızlıktan (İlgisizlikten) uzaktır;
Issı (Sıcaklığa kavuşamamış)
da, soğukta kalan kişi, ne de soğuktur ya.
(Allah’a ve dostlarına
ihtiyaç duymayan kişi duygudan, sevgiden yoksun olur, yakın ve içten olamaz,
ilgisiz kişi olur, özgür davranamaz)
Benim Ay yüzlü güzelimi gördüysen nerde alnında o
parıl-parıl parlayan nur?
Can şarabını içtiysen hani sarhoşluk yalımın (Ateşin)
Ne bu keseden (Para konulan
torbadan) tasalandın (Üzüldün), ne o
kâseden (Kap-tan);
Kör bir eşek değilsin ya, neyin çevresinde dönüp
dolaşıyorsun?
Gönlünü yıkayıp arıtmamışsın (Dünyalık isteklerin çokluğundan temizlememişsin), yüz
yumaktan (Görünür yerini temizlemenin) ne fayda
var sana?
Hırstan (Sonu gelmeyen
isteklerden), tamahtan (Doymazlıktan) süpürgeye
dönmüşsün (Pisliklerin içinde dolaşıyorsun),
daima toz-toprak içindesin.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah’ı ve Allah
dostlarını tanımayan, öğütlere ve önerilere önem vermeyenlerin, önerilenleri
yapmayanların sevinç içinde yaşamayı bilemeyeceklerini, beceremeyeceklerini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sonu gelmez isteklerin peşinde koşanların, isteklerini
ihtiyaç olarak önemseyip peşinden koşanların sevinç içinde, mutlu, sakin, emin
bir yaşantıya kavuşamayacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ