220.
Sevgili (Şems Hazretleri), ne mutlu bize ki
senin gamına düşmüşüz (Senin ne halde olduğunu merak
ediyoruz);
Hem
aşkının mahremiyiz (Allah’a olan aşkının sırlarını bildiğini
bileniz), hem senin mahremin (Seninle yakın
olmak isteyeniz).
Hem
(Güzel) yüzüne dalmışız, seni seyretmedeyiz, hem
senin testinden (İçinden çıkan sözlerle)
sarhoşuz (Kendimizden geçiyoruz), hem seni görüp
neşelenmek için damına çıkmışız (Görebilecek yakın
yerde bekliyoruz) senin.
Sen
Süleyman’ın canısın, canın dinleyip huzur bulduğu konak yerisin;
Ey
sevgili, dev de senin yüzüğün için deli-divane olmuştur, peri de.
Ey
sevgili, canlar senin güzelim yüzüne dalmışlar da kendilerinden geçmişler;
Gönüller
senin nefesinle, senin huzurunla aydınlanmışlar, parıl-parıl paylamadalar.
Senin
aşkınla sarhoşum, başımda senin verdiğin mahmurluk (Süzgünlük,
dalgınlık) var, senin güzelliğin yüzünden şâdım (Neşeli, sevinçli), neşeliyim sevgili.
Ey
Tebrizli Tanrı Şems’i, sen âşıklar Kâbe’sisin (Âşıkların
etrafında saygıyla döndüğü birisin);
Ey
dost, Zemzem bile senin Zemzemin yüzünden şekerlerle karışmış,
şekerleştirmiştir.
Ey
uyku, canın için olsun, bu gece zahmet verme bize;
Allah
aşkına bu gece geç-git, uğrama buraya.
A
uyku, nereye uçar, gidersen oradaki meclis harap olur gider;
Uçup
gelme bu meclise bu gece.
Bu
gece göz, sevgili, senin güzelliğinle beslenmede;
Uykusuzluktan
gam yemelisin (Tasalanmalısın, üzülmelisin,
kaygılanmalısın) diye bu gece, onun güzelliğine dalmışsın ey göz.
“
And olsun basınca geceye” (Leyl suresi 1) hâşâ (Olmaz öyle şey), var-git ey uyku, var-git de bu gece,
uyanıkların gönüllerinden yüzlerce armağanlar elde et.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Sevdiğimiz, saygı duyduğumuz Tanrı erlerine her an özlem duymamız, bu güzel
insanı düşünmemiz, ulaşmak ve kavuşmak için içten çağrılar yapmamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Bizi uyaran, öğütle yola getirmeye çalışan
büyüklerimize karşı bilincimizi kaybetmeden, tepki gücümüzü aktif tutarak,
etkinliğimizi çoğaltarak, olup bitenin farkına vararak, önce doğruyu, sonra
gerçeğe sonra da hakikate ulaşmak için uyanık olmamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ