16 Ağustos 2015 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 220 İNCİ BEYİT

220. Sevgili (Şems Hazretleri), ne mutlu bize ki senin gamına düşmüşüz (Senin ne halde olduğunu merak ediyoruz);
Hem aşkının mahremiyiz (Allah’a olan aşkının sırlarını bildiğini bileniz), hem senin mahremin (Seninle yakın olmak isteyeniz).

Hem (Güzel) yüzüne dalmışız, seni seyretmedeyiz, hem senin testinden (İçinden çıkan sözlerle) sarhoşuz (Kendimizden geçiyoruz), hem seni görüp neşelenmek için damına çıkmışız (Görebilecek yakın yerde bekliyoruz) senin.

Sen Süleyman’ın canısın, canın dinleyip huzur bulduğu konak yerisin;
Ey sevgili, dev de senin yüzüğün için deli-divane olmuştur, peri de.

Ey sevgili, canlar senin güzelim yüzüne dalmışlar da kendilerinden geçmişler;
Gönüller senin nefesinle, senin huzurunla aydınlanmışlar, parıl-parıl paylamadalar.

Senin aşkınla sarhoşum, başımda senin verdiğin mahmurluk (Süzgünlük, dalgınlık) var, senin güzelliğin yüzünden şâdım (Neşeli, sevinçli), neşeliyim sevgili.

Ey Tebrizli Tanrı Şems’i, sen âşıklar Kâbe’sisin (Âşıkların etrafında saygıyla döndüğü birisin);
Ey dost, Zemzem bile senin Zemzemin yüzünden şekerlerle karışmış, şekerleştirmiştir.

Ey uyku, canın için olsun, bu gece zahmet verme bize;
Allah aşkına bu gece geç-git, uğrama buraya.

A uyku, nereye uçar, gidersen oradaki meclis harap olur gider;
Uçup gelme bu meclise bu gece.

Bu gece göz, sevgili, senin güzelliğinle beslenmede;
Uykusuzluktan gam yemelisin (Tasalanmalısın, üzülmelisin, kaygılanmalısın) diye bu gece, onun güzelliğine dalmışsın ey göz.

“ And olsun basınca geceye” (Leyl suresi 1) hâşâ (Olmaz öyle şey), var-git ey uyku, var-git de bu gece, uyanıkların gönüllerinden yüzlerce armağanlar elde et.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1. Sevdiğimiz, saygı duyduğumuz Tanrı erlerine her an özlem duymamız, bu güzel insanı düşünmemiz, ulaşmak ve kavuşmak için içten çağrılar yapmamız gerektiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Bizi uyaran, öğütle yola getirmeye çalışan büyüklerimize karşı bilincimizi kaybetmeden, tepki gücümüzü aktif tutarak, etkinliğimizi çoğaltarak, olup bitenin farkına vararak, önce doğruyu, sonra gerçeğe sonra da hakikate ulaşmak için uyanık olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar