8 Ağustos 2015 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 140 İNCİ BEYİT

140. Kanlarla dolu yola ayak bas (Zorlu bu yola gir), yüzünü Mecnun’un yüzüne koy (Tutkulu sevgi ile kendinden geçene yaklaş);
Savaş kılıcını çek, aslanın bile derisini yüz (Korkma, savaşacak, başaracak gücün sende var).

Ey Dudu kuşunun (İnsan gibi söz söyleyen kuş, papağan) huyun husuna (Yaradılış ve ruh özelliklerine) sahip çalgıcı, üçüncü terci’i (Tekrar et de) söyle de derede su akar gibi ruh da akıp gitsin.

Ey ateş göğünden de bir hoşça, bir güzelce geçip yücelen İsa, gökten başını eğ de bizi yücelere çek.

Toprakla birdim (Beraberdim);
Ayaklar altında ezilmedeyim;
Bana bir sıfat (Yolu gösterip aydınlattın, görev ve sorumluluk) verdin de toprak döşeme oldu (Ayağımın altına yayıldı) bana.

Bu göz, nura bakmazdı (Hakikati olduğu gibi görmenin verdiği gücü bilmiyordu), fakat sen, şu aşağılık âlemde ona öyle bir sürme çektin ki derya (Deniz) kesildi adeta.

O sağrağın (Büyük kadehin) verdiği sarhoşluk olmadıkça gönül, kendisinden habersizdir, arık (Zayıf, güçsüz) bir haldedir.
O Kayser (Hükümdar), sürme çekmedikçe (Görüş yeteneği vermedikçe) her göz kördür.

Aslanların ormanına (Aslanların av yaptığı yere) git ki ceylan avlayasın;
Padişahın meclisine (Büyüklerin bulunduğu yere) git de onun (Seni kendinden geçirecek) şarabından tat.

Her yanda bir saki (İnsan ruhuna Allah sevgisi veren, Allah nuru saçan), elinde arı-duru şarap (Tanrı şarabı, damlası bile insanı kendinden geçiren özellikte olan şarap).
Her tarafta bir çalgıcı hepsinin de çene topağı (Yuvarlağı) tatlı mı tatlı, hepsi de ay gibi.

Sevgiliye, bayram mısın, düğün-dernek misin?

Yarabbi!
Bu debdebeyi (Görkemi), bu güzelliği nerden verdin diye sorup durmadasın.

O aslan, dünyanın altı bucağına nerden sığacak?
O aslana lâyık pençe, altı cihetten (Yön; ön, arka, sağ, sol, yukarı, aşağı) de dışarıda.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’ı çok seven, yakın olanlara yakınlaşıp ruhumuzu yücelere doğru hareket ettirmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Aşağılardan ezilmekten kurtulup İsa Peygamber gibi yücelere çıkmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Nurla bakmayı öğrenmemiz, bu bakışın sarhoşluğuyla varlığımızda pasif halde olan gönlümüzü etkenleştirmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Doğru, nurla bakan, görüş sahibi kişilerin yanına gitmemiz onlardan etkilenmemiz gerektiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
İçimizde bulunan, sadece kelime ile söylediğimiz, aslında çok güçlü olan kalbimizi, ruhumuzu, gönlümüzü tanımamız ve aktif hale getirmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar