9 Ağustos 2015 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 150 İNCİ BEYİT

150. Bu güzelliğe karşı Güneş yanar yakılır, Ay da kupkuru bir hale gelir, bu parlaklığı, bu yalımı (Alevi), “Tanrı, kendi nurundan onlara nur saçtı” sırrından bil.
( “ Gerçekten de ulu Tanrı halkını karanlık içinde yarattı;
Sonra onlara nurundan saçtı;
Kime bu nur rastladıysa bugün, doğru yolu bulmuştur, kime rastlamadıysa yolunu sapıtmış gitmiştir”
Al-Câmi’-al Sagıyr fi Ahadis-al Başir-al Nazir; Mısır-1321matbaat-al Hayriyat-al Âmimra; 1, s 58)

O nur, öylesine bir nurdur ki can, zevkiyle ebedi olarak sarhoş olur.
Öylesine bir nurdur ki güneş, onun tozuna bile erişemez.

Şimdi batmış gitmişim, ırmağı (Duruyor gibi gözüken ama her an yenilenen, tazelenen nur ırmağını) nasıl anlatabilirim?
Başım sudan dışarıda iken söylüyordum, dudaklarımdan sözler çıkmadaydı, güzel-güzel bahsediyordum.

Sen de balık olmadıkça (İstenilen özellikleri taşımadıkça) bu ırmak seni gark etmez (İçinde yaşatmaz);
Bu çayırlığa, terü (Çok yeşil) taze, yemyeşil gülfidanından başkası gelemez;
Başkasına yol yoktur.

O eşi,  benzeri olmayan padişahlar padişahı (Şemsi Tebrizi Hazretleri), bunu öylesine anlattı ki nasıl arayabilirsin, nasıl söyleyebilirsin o anlatışı?
Ne yazılır, ne resme sığar.

Sana konak (Yolculukta bir müddet kalınan yer) olan gönül, iki dünyadan da geniştir, iki dünyadan da üstün;
Leyla (Sevilen) da o gönül yüzünden Mecnun (Seven) olur, deli-divane kesilir, Mecnun da.

Ey Ay yüzlü dost (Sevilen, güvenilen, yakın duran, gönül arkadaşı)!
Ey şekerler çiğneyen çalgıcı, sesin cana canlar katmada, ta sabaha dek durma, dinlenme.

Kârsın (Kazançtasın), tamamıyla kâr (Kazanç), tamamıyla fayda;
Herkesten üstün oldun, her an da böyleydin sen, sabaha dek durma, oturma.

Yüzlerce şehre;
 Ey âşıklar!
 Ey perişanlar!
O uykuya dalmış sevgili uyandı diye haber gitmiş; sen de sabaha dek oturma, durma.

O fitne (Aklımızı ve kalbimizi adaletten ve gerçeklik yolundan başka bir yola saptıracak sözler, davranışlar) uyandı (Ortaya çıktı), öylesine fitne ki (Yaptığımız işin kötü olduğunu söyleyenler) kınamaya kalkıştı mı dağı bile yarar, yaralar;
Uyuma, sabaha dek durma dinlenme.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Allahtan nur verdiyse zevkle kendinden geçtiğini öğrendik.
2.    Kişinin bulunduğu ortamdan çıktıktan sonra daha önce bulunduğu ortamı anlatabileceğini öğrendik.
3.    Sevme, tutkulu bir biçimde sevme yolunda hiç durmadan ilerlememiz çünkü kaybetmeyeceğimiz kazanç yolu olduğunu öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Fitne: Ham insanların geçici güzelliklerden çok hoşlandıklarını bildiklerinden, böyle kişilerden yararlanıp kazanç sağlamak isteyenler;

Ham kişilerin hakikati görmesine engel olmak, anlayış ve kavrayışlarını karıştırmak için kargaşa sağlarlar, şaşırtırlar, görüş ayrılığı çıkartırlar, bu deliliktir, başına bela ve hastalık getirir gibi korkutarak, suçlayarak, doğru yolda olanları bu yoldan uzaklaştırırlar.

Ham insanları kendi isteğine uygun daha güçlü bir şekilde kullanmak için fitne ustaları birleşirler;

Olgunlaşma yolunda olan henüz ham olan kişileri doğru yoldan döndürmek, yanlış yola yönlendirmekle ve bunu akıl oyunlarıyla, yanlış bilgilerle, çelişki gibi gözükenleri kesin çelişki gibi sunarak anlayış ve kavrayışı bulandırarak kişileri kararsız hale getirirler.

 Kararsız hale gelmiş kişiler sürü davranışları gösterirler ve kolayca yönlendirilirler.

Yönlendirmeyi lider olan yapar;
 Liderin başarılı ve güvenilir olmasıyla veya Tanrısal bir destek aldığına inandırmasıyla defalarca tekrar eden sözlerle telkin ederek kendilerine şüphe duyulmayan inançla bağlarlar.

Yalnız ve yoksun kalma korkusu olanların mantıklı ve berrak düşünemediklerinden anlayış ve kavrayışlarını kişiliklerine uygun gördükleri liderlerini taklit ederek o kişi gibi olmak isterler.

Bağımsız düşünme yeteneği olmayanlar; temiz bilgi ve ilk kaynaktan gelen bilgiden yoksun olanların,  doğru- yanlış ayırımı kendileri yapıp karar veremezler, kararsız kalırlar.

Telkin metoduyla yani bir toplulukta benzer ve birbirini destekleyen sözlerle doğruluğu araştırılmadan, delil aranmadan olduğu gibi kabul edilen görüş sürü psikolojisinin göstergesidir.

Propaganda ile etkinliği artan, karar verme ve kendi düşüncelerine göre özgür hareket yeteneğinin kaybolması ile sıradan bir kişi olanlar sürü psikolojisi içindedirler.

Doğru karar vermek hayatta başarılı olmak için önce doğru kişiye ulaşmak ve önerilen doğru yola girmek ve öndere tam bağlanmak önemlidir, gereklidir, sonra gelişip bağımsızlığı elde etmek kendiliğinden oluşur ( Bu doğru yolu izlemek önemlidir).

Tam bağımsız özgür düşünebilmek için:
Sırları bilmek, benlikten kurtulmak, dünyalık isteklere (Nefse) sevgiyle bağlanmaktan kurtulmak gereklidir.

Özgür olan, özgür düşünceyi kazanmıştır, çıkar algılarından kurtulmuştur, tutkulu bir sevgiyle sevdiğinde kendini yok etmiştir.

Yaren kafan karışmasın;
Mevlevilikte Mevlana Hazretlerine sevgiyle bağlanarak, onu severek, gönlünü ona vererek, her dediğini şimdi anlamasam bile İnşallah sonra anlarım diyerek kendini hazırlamalısın.

Sevgi gücüyle gönlünü Mevlana Hazretlerine verdiğin zaman, Mevlana Hazretlerinin gönlü kimde ise artık senin gönlünde onda olur.

İlk bakışta kişiliğini kaybetmiş olursun amma sana öyle bir kişilik armağan ederler ki sen bu yeni kişiliğine kendin bile hayran olursun, ebedi kaybetmeyeceğin kazanımlara kavuşursun.

Mevleviler gönül bağı ile bağlanmış bir topluluk olup gücünü topluluğun kalabalığından değil Allah’tan alırlar ve bu bilinçten sapma göstermezler.

Mevlevilerdeki Allah sevgisini, Allah dostlarına olan sevgiyle bağlılığı görenler kıskançlıklarından fitne çıkarırlar ama Allah’a bağlanmış bu kişilerin Allah korumasında olduğunu bilmezler.

Bir kişiyi Allah ve biz diye hitap ettiği Allah dostları koruyorsa o kişiye zarar gelmez.

Fitneciler Mevlevi kişiye zarar vermiş gibi bir gözükse de Mevlevi kaybettiğinden daha iyi bir güzelliğe kavuşurlar.

Söz uzun, kısa keselim, aramıza katıl da Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının benliklerinden, nefislerinden temizledikleri sözleri kulaksız duy, ağızsız söyle.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar