10 Ağustos 2015 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 160 İNCİ BEYİT

160. (Şems Hazretlerinin Mevlevi topluluğuna gelmesi)
Evde bu çeşit (Allah’ı ve dostlarını candan seven) topluluk, toplulukta bu çeşit bir ışık (Nur saçan kişi)..
Senden umduklarım var, uyuma, sabaha dek dinlenme, durma.

Bey geldi, bey geldi o aydın dolunay (Karanlıkta kalanlara ışık veren) geldi, o şeker (Sevimli, cana yakın güzel) o süt (Temiz kişi) geldi, sabaha dek durma, uyuma.

Ey sesi, nağmesi güzel mi güzel, seher yelinden de hoş, seher yelinden de tatlı dilber (Alımlı, güzel), bizi sen baştan çıkarıyorsun, sabaha dek yatma, oturma, devam et çalgıya.

Meclis (Topluluk) seninle kutlu (Uğurlu), işret (Hiç duyulmamış söz söylemek) senin nefesinle, senin nağmenle diri;
Mum gibi her yanı aydınlatmadasın, sabaha dek durma, dinlenme.

Bu gök, yeryüzünün üstüne kurulmuş bir çadır;
Kim görmüştür böyle çadırı?
Ey çadırın direği, sabaha dek ayak dire, yıkılma.

Bu toplum, seninle dopdolu, seninle şana-şerefe ulaşmış, senin yüzünden alt-üst olmada;
Sabaha dek durma dinlenme.

O kürek, kayıkçının elindeymiş gibi boyuna hareket etmede, mamur bir yere varıncaya dek bu, böyle sürecek, sabaha kadar devam et.

Ey neye üfüren güzel nefes (İçini boşaltmışlara hiç duyulmamış sözler söyleyen), ne de şaşılacak derecede terü-tazesin;
Nasıl olur da herkese saygı göstermezsin?
Sabaha dek durma, oturma.

Tef, avuçla sıvazlanarak gerilir, sarhoşun nefesiyle değil;
Ney-e karşı onun sesi, daima biraz hafiftir;
Sabaha dek çaladur.

Can gibi susmadayız amma can, nasıl olur da uyur ey sevgili;
Sen dilimiz ol da sabaha dek durma, dinlenme, söyle, çal.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1. Şems Hazretlerinin Mevlevilerin toplantısına geldiğini, Allah ilminden dünyada hiç söylenmemiş sırları söylediğini, katıldığı topluluğu Allah sözleriyle kendinden geçirip zevkle sarhoş ettiğini, şeref verdiği topluluğu uğurlu bir topluluk haline getirdiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Allah’ı sevdiren, Allah’ın nurlarını üzerimize saçan kişilere âşıklık derecesinde tutkulu bir biçimde sevmemiz ve ayrılmayacak bir biçimde bağlanmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar