190.
Şu toprak döşemeyi (Ayağına serilmiş, üstüne basıp
geçeceğin insanı) sevindir, aydınlat;
Şu
gök kubbeye bir başka güneş göster.
Canları
(Mevlevileri) yol bilir, kılavuzluk eder bir
hale getir, madenleri altınlarla doldur;
Bir
deprem ver de denizi coştur, köpürt.
Güneş
bile senin devletinin (Sahip olduğun etkili olanakların),
ikbalinin (Yüksek makamının) gölgesine sığınır;
Evet
devlet kuşunun (Sansın, talihin) gölgesine
sığınmaktan başka bir yol mu vardır ki?
Canım
efendim, kötü düşünceli öze, o kötü düşünce, noksan olarak yeter;
Aciz
(Güçsüzlük, beceriksizlik), miskin (Zavallı) sevda (Aşırı ve güçlü
istek), sevdada aciz ve miskin (Güçlü sevgi ile
bağlanılana karşı acınacak durumda ) olanındır.
Hem
rahmet sahibi (Suçları bağışlayan, affeden, acıma ile
davranan) Tanrının rahmetisin (Tanrının verdiği görev
ve yetkileri yerine getiren) sen, hem mehlemsin (Yaraları iyileştiren ilaçsın), hem derman (Güç
verensin), hekimcesine (Uzman doktor gibi)
o safrayı bastıran (Sıkıntıyı, tedirginliği,
rahatsızlık veren her ne ise gidermek için) ilacı sun bize.
Gül
bahçesinin bülbülüsün, hayırlı kişilerin sakisisin (Allah
sevgisi verenisin, Allah nuru saçanısın);
Hem
sırlara baş verirsin sen, hem başsızsın, ayaksızsın sen.
Yarabbi!
Neler
var sende, lütfunla (İyiliklerinle, bağışlarınla)
bir baharsın sen, granit taşları, kayaları bile işe-güce sokarsın sen.
Bir
nurdur, parlatırsın;
Bir
fitnedir, koparırsın, hem de öylesine bir fitne ki, öylesine bir kavga ki
yüzlerce tufan bile onu yatıştıramaz.
Ey
Ay yüzlü, hoşlar geldin, Safalar getirdin;
Ey
cana neşeler veren, neşelerle gel;
Sen
zaten hep böyleydin, dilerim, sağ oldukça da hep böyle ol.
Ey
her neşenin sureti (Görünüşü, biçimi, yolu, tarzı,
resmi, yüzü, çehresi, algılanan yönü), cisme, şekle bürünmüş hali, sen
gönlümüzde bir anışsın (Düşündüğümüzsün, hatırladığımızsın,
özlem duyduğumuzsun), ey tüm aşkın sureti (Görünüşü,
biçimi, yolu, tarzı, resmi, yüzü, çehresi, algılanan yönü), daima
gönlümüzde ol.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Seven kişinin
sevdiği karşısında güçsüz, beceriksiz, acınacak bir halde, sevdiğinden bekleyiş
içinde olması gerektiğini öğrendik.
2.
Mevlana ve
dostlarının sevgilisi olan Şems Hazretlerinin Mevlevilere ışık olduğunu,
yollarını aydınlattığını, sırlar verdiğini, Mevlevileri başkalarına yol
gösterecek, yollarını aydınlatacak özelliklerle doldurduğunu, bunu iyiliği
sevdiğinden, acıdığından, kollama ve koruma gücünün yüksek olmasından olduğunu
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlevilerin gönüllerinde yer etmiş, ismi
hatırlanınca, ismi anılınca insana sevinç geldiği Şems Hazretlerin bizlere
tanıtan Mevlana Hazretlerine sonsuz teşekkürler ederiz.
*
RAVLİ