3330.
Mademki şarapla sarhoşsun, kendini vur taşa şişe gibi, kırılsın gitsin (İçmeden sarhoş oldun
ise maddenin önemi kalmaz);
Can
aşkıyla adın kötüye çıksın, iyi bir ad-san (Kimlik)
sahibi olmak da budur işte.
Oturursan
sürahi gibi zevklerle (Hoşa giden veya çekici bir şeyin
elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygularla, hazlarla) dol
da otur;
Kalkarsan
kadeh gibi topluma zevkler (Hoş duygular, hazlar)
vermek için kalk.
Aklın
bir ayak bağıdır (Duygularını, düşüncelerini, hareketlerini
kısıtlayandır), aşkınsa yücelik;
Akıl
kınanma âlemindir (Çirkini görür, beğenmezlik eder),
aşk, boyuna (Ara vermeden, duraksamadan) içip
esriyiş (Coşup kendinden geçmek) âleminde.
Seher
çağı horoz, gecenin bozguna uğradığını bildirir, öter;
Sabah,
karanlıkların gönlünden belirir, doğar.
Bizden
başka yoktur sevgili (Sevgiyle bağlanacağın),
kanımızdan (Soyumuzdan) başka şarap (Kendinden zevkle geçirecek) yok;
Efendilik
eden (Kibarlık ve ağırbaşlılık gösteren) de can,
kulluk eden (Aşırı derecede sevgiyle bağlanan, boyun
eğen) de.
Gönlü
yaktın (Güçlü sevgi uyandırdın), kavurdun (Ayrılığınla çok üzdün), kebap ettin (Ateşe attın), kanı şarap haline getirdin (Kanı mutluluk hormonu haline getirdin) ey ruhum (Şems Hazretleri)!
Canına feda olasıca, ey insanların ulusu,
yaratıkların başbuğu!
Şu
yıllanmış (Tatlanmış, kendine gelmiş, aşırılıkları
bastırılmış, yumuşak, kalitesi artmış), tamamıyla olmuş şaraptan içmek
istiyorsan düşünce atından in (İncelemekten,
karşılaştırma yapmaktan, ilgili olanları birleştirip düşünce üretmekten vazgeç),
yaya ol (İstediğin şeyi yapamaz ol).
Müstef’ilün
(Uzun adımlarla yürüyüş), faûlün (Sistemli adımlarla yürüyüş), ateşlenme (Kızıştırma, kışkırtma), coşup köpürme (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmada,
heyecanlanmada, içten içe kaynamada, aşırı duygulanmada);
Çünkü
olgunluk vakti geldi, artık hamlıkta bulunma (Bilgi,
görgü ve hoşgörü bakımından gereği kadar gelişmiş olan kişi yersiz ve
yakışıksız davranamaz).
Şarap
yel gibi esmede (Allah sevgisi, Allah nuru çabucak
gelmede), gam (Tasa, kaygı, üzüntü) sinek
gibi kaçmada;
Sarhoşları
unutmayın, feda olayım size, ağırlayın onları.
Dilediğini
söyle, buyruğun yürür (İstediğin yapılır),
padişahsın sen;
Ey
azizim (Sevgide üstün tuttuğum), esenlik (Sağlık, afiyet, sıhhat, her türlü korkudan, tehlikeden uzak,
güvende olmak), senden, sana teslim olduk, buyruğun kabulümüz.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Gelecekte iyi bir
adımız olması için toplumun kınama baskısını önemsemeden canımızı aşka vermemiz
gerektiğini öğrendik.
2.
İçimizi hoşa
giden aşk duygularıyla doldurmamız, bu duyguyu koruyup kollamamız gerektiğini,
her nereye gidersek de bu duygular içinde olmamız gerektiğini öğrendik.
3.
Aşkın insanı sıra
dışı zevkli hareketler ettirdiğini, toplum baskısından kurtardığını öğrendik.
4.
Sevme duygusunun
beynimizde mutluluk hormonu ürettiğini, tutkulu sevgiye geçince de âşık
kanımızın mutluluk hormonuyla dolacağını, uzun süreli bu zevkten sarhoş
olacağımızı öğrendik.
5.
Şems Hazretlerine
âşık olmak ile insanların ulusuna, yaratılmışların padişahına âşık olmuş
olacağımızı öğrendik.
6.
Aşk sarhoşu olmuş
kişide gam, tasa, üzüntü olmayacağını, böyle kişilere ikram ederek
yakınlaşmamız gerektiğini öğrendik.
7.
Şems Hazretlerini
büyüğümüz, sevgilimiz, emredenimiz olarak sevinçle kabul etmemiz gerektiğini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Düşünmekle, akıl yormakla, kimyasal ilaçlar almakla
ancak kısa süreli mutluğa ulaşabileceğimizi;
Oysa sevgiden tutkulu bir sevgiye geçmekle üretim
kaynağı içimizde olan ve uzun süreli etkisi olan mutluluk kimyasını kendimizin
üretebileceğimizi öğrendik, anladık.
Aşkın hamlık davranışlarından sonra coşma devri
geldiğini, bundan sonra da hamlıktan kurtulup olgun davranışlarda bulunma
zamanının geleceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ