3090. A yüzünü sirke gibi ekşiten (Küskünlük veya hoşnutsuzluk anlatan yüz) , ne olur bir
gülsen (Mutlu ve sevinçli zaman geçiren olsan);
And
olsun Tanrı’ya şu ekşi suratlılıktan hiç mi hiç ayrılmadan gitti.
Acıya
al da şekeri ver (Sevimli, cana yakın ol),
silleyi başını ver (Kendine gelmek için başına tokat at);
Aklın
başında, yüce fikir sahibi bir ersin ya, gül gibi gülerek öl.
Ay,
kıl gibi incelmiştir de gülmededir, kahkahalar atmadadır;
Neyin
eksilir yani, bazı-bazı ayın huyuyla huylansan (Güneşten
aldığın ışığı karanlıkta kalanlara yansıtsan).
Sulak
yerlerde çiçekler bitmiş, açılmıştır, sense koruksun, koruk (Olgunlaşmamışsın);
Canın
yok mu senin, niceye bir muhtaç olup duracaksın?
Derdin
madenine (Sorunlara, kaygılara, endişelere)
dalmış, oturmuşsun, neşeyi nasıl görürsün?
Fareden,
fare deliğinden (Kaçıp saklanmakla) kim
görmüştür yüceliği, kim ermiştir yüceliğe (İnsanüstü
kutsal aşamaya)?
Cebrail’i
gök kubbenin üstünde bulurlar;
Zarar,
ziyana ermezliği temiz kişilerin ayak bastıkları topraktan elde ederler.
Hangi
diyardasın (Yerdesin, yurttasın), hangi dostu (Allah dostunu) beğendin;
Bütün
bu sırların (Gizlediklerin), yüzünden, yüzünün
renginden bellidir.
Boş
ümitle (Olanak dışı beklentilerle) oyalanan biri
misin, yoksa akıllı, fikirli bir aslan (Cesur, yiğit)
mı, göz açıp yüzüne baktı mı, görünür görene.
Karun
(Çok zengin olan, bütün mal varlığı bir anda yok olan),
kova gibi kuyunun dibine gitti, İsa’ya gelince:
O
gök damına güzelim bir kement bulup attı da yücelere ağdı.
Kova
çıksa bile içinde ancak kuyu suyu bulunur;
Karanlıklarda,
aşağılıklarda (Niteliği düşük yerde) çürür,
delinir, parçalanır gider.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Sevinç ve mutlu
yaşamak, üzüntülerden kurtulmak için Allah dostlarından birini sevmemiz, onun
önderliğinde dünyanın çürüten, yok eden etkilerinden kurtulmamız gerektiğini
öğrendik.
2.
İnsanın yüzüne
bakınca fiziksel ve ruhsal yapısının anlaşılabileceğini öğrendik.
3.
Aşağılarda
kalmamak gerektiğini, yücelere yüce kişilerin önderliğiyle çıkmamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Ne
istiyorsak ne yapıyorsak saklasak bile yüzümüze yansıdığını, arif kişiler
tarafından kolayca görülüp değerlendirileceğini öğrendik, anladık.
Çok
istesek de kendi çalışmalarımızla yükselemeyeceğimizi, yardım ve destek almamız
gerektiğini, şüphe duymayacağımız Allah dostuna gönül bağlamamız gerektiğini
öğrendik, anladık.
Allah’a
yalvararak, ağlayarak yakınlaşmak, yücelere çıkmak isteyene; Allah’ın
dostlarından birini sevdirip yetiştirdiğini, huzura hazırladığını öğrendik,
anladık.
Cesur
ve yiğit olarak canımızı ortaya koymamız, bizde var olan canın gücünü
göstermesi için kendi kendimizi engellemekten vazgeçmemiz gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ