20 Haziran 2015 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 3270 İNCİ BEYİT

3270. Gayb (Gizli olan, görülmeyen, belli olmayan, hislerle veya akılla bilinemeyen) âleminde (Kâinatta) bir öd ağacı (Yanınca güzel kokular veren ağaç) var, yanıyor);
Bu aşk, onun dumanı.

Yokluk rengine boyanmış bir varlık var, her var olan ondan var olmada.

Ayıplardan, arlardan münezzeh  (Utançtan, ahlaksızlıktan, topluma uyumsuzluklardan temiz, uzak) bir varlık, gayb (âleminde perde kurmuş (Gizlenmiş);
O gayb, adeta duman perdelerinin ardındaki ateş.

Duman, gerçi ateşten doğdu amma gene de ateşe perde oluyor;
Varlık dumanından geç, dumanda bir fayda yok.

Can, dumandan geçseydi nurun ta kendisi olurdu.
Can mumdur sanki bedense leğen.
Can sudur da beden bir dere.

Alçaldıkça yücelirdi de felek değirmisini (Yuvarlağını) bile kırar geçerdi, yokluğa sarılsaydı varlıklardan da üstün olurdu, gerçek varlığa ulaşırdı.

Arştan Ülker yıldızına (Boğa takımyıldızları sınırları içinde bulunan, yedi parlak yıldız gaz katmanı ile güzel görünüm veren yıldız kümesi, yedi kız kardeş, Süreyya, Pervin)  dek (Kadar) bütün mülkü sana hazır bir hale getirirdi, yedi denizin
(1. Çin denizi(Okyanus)
2. Mağrip denizi (Atlantik okyanusu)
3. Rum denizi (Akdeniz)
4. Karadeniz.
5. Tabariye denizi (Kulzüm, Şap denizi)
6. Cürcan denizi (Hazar)
7. Hârezm denizi (Fars)) dibinden ebedilik incisini kapar, elde ederdi.

Lâtif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliğe olan) , sevinçli bir halde, kurudan (Ölü olmaktan) da geçerdi, yaştan (Canlılıktan) da geçerdi de o yana giderdi;
Aşka mahrem (Sırdaş) olurdu da güzelliğe kavuşurdu.

Tebrizli Şemseddin, onu emin edinseydi yakıyn gözüyle (Sağlam bilgi ile iyi kesin olarak bilme gibi) gayb âlemini görür, o âlemde görünürdü.

Ya ben tuhaflaştım, ya sen tuhaflaştın, bunca kadeh içtin de bana bir kadehçik bile sunmadın.

Sen şarapla sarhoşsun, ben ümitle, istekle sarhoşum;
Böylesine ulu bir Keykubadın meclisinde (Adaletle iş görenlerin, adaletten doğruluktan ayrılmayanların, hakkı yerine getirenlerin, soylu davrananların, soyu temiz padişahların topluluğunda) de ümit, istek, az olmaz doğrusu.
                            ***   
DİVAN-I KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Aşkın göremeyeceğimizi, akılla ve hislerle bilemeyeceğimizi ama yine de güzel kokular vermesinden varlığını anlayabileceğimizi öğrendik.
2.    Aşkın varlığı görülmese de her varlıkta bulunduğunu öğrendik.
3.    Vücudumuzun isteklerle verdiği bulanıklıktan kurtulup hayat veren canımıza dikkatimizi yönlendirmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Vücudumuza çok önem vermekle canımızda olan nuru göremeyeceğimizi, aydınlığından yararlanamayacağımızı öğrendik.
5.    Gerçek varlığa ulaşmak için yokluk âlemini bütün gücümüz ile ele almamız çünkü her şeyin önce yokluk âleminde oluştuğunu sonra da varlık âleminde görünür hale geldiğini öğrendik.
6.    Yokluk âlemini tanımakla kişinin dünyalık varlık isteklerinin, zevk ve eğlencelerinin ne kadar anlamsız olacağını göreceğini öğrendik.
7.    Şems Hazretlerinin yüzünü bile görmenin insanda sarhoşluk etkisi yaptığını, insanı hoşça kendinden geçirdiğini Mevlana Hazretlerinin dilinden öğrendik.
                                    *                                                                                     İşte böyle yaren;
Şemsi Tebrizi hazretleri; beğendiğini, güvenli gördüğünü, şüphelerden arınmış olarak gördüğünü gizli olan, görülmeyen, belli olmayan, hislerle veya akılla bilinemeyen evreni sağlam bilgi ile şüphe duyulmayacak bir biçimde göstereceğini öğrendik, anladık.
                                 *

RAVLİ

Popüler Yayınlar