540- O güzelim candan (Allah
sevgisinden) ayrı geçen ömür, donmuş, kaskatı kesilmiştir.
Yoldaki
(Allah’a kavuşma yolunun) belden, yardan (Geçitlerle, dönemeçlerle, yokuşlarla, vadilerle, tepelerle,
sırtlarla, yamaçlarla yani kolayca gidilen düz yol olmadığından) haberi
olmayanın beyni kokmuştur.
Şu
gökyüzü, bizim gibi âşık olsaydı, şu gökyüzünün, bizim gibi başı dönmeseydi bu
dönüşten usanırdı da yeter artık derdi, niceye bir dönüp duracağım, niceye bir?
Âlem
bir ney’e (Üflemeli çalgı) benzer, oysa her
deliğinden üfürüp durmadadır.
Her
feryat (Haykırış, çığlık), o şeker mi şeker, o
tatlı mı tatlı, iki dudağın zevkini (Hoşa
giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu,
haz) duyar, bilir.
Bak
da gör, her toprağa, her gönüle üfledikçe ona bir ihtiyaç (Güçlü istek) vermede, bir aşk sunmadadır da o yüzden elemlerle
(Acılarla, üzüntülerle, dertlerle,
kederlerle) feryada (Haykırış, çığlık), gelmededir.
Gönlünü
Tanrı’dan ayırırsan artık neye gönül vereceksin, söyle!
Cansızdır
o kişi ki bir an bile gönlünü ondan ayırabilsin.
Susayım
artık, sen tez ol da geceleyin şu dama çık, ey can, yüce sesle şehre bir
gürültüdür, sal.
Bugün
gülüyoruz, hoşuz, çünkü o gülen baht (Gelecekteki
olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahî iradenin insan ve toplum için
çizdiği yaşayış biçimi, kader, talih.) geliyor.
Geliyor padişahlar padişahı güzelimiz
meydandan.
(Şansımızı, kaderimizi hoşluğa çeviren Şemsi Tebrizi
Hazretleri geliyor)
Bugün
bozacağım tövbemi, kırıp uşatacağım (Parçalayacağım)
perhizi.
Çünkü
Ken’an ülkesinden güzellerimin Yusuf’u (Şems Hazretleri)
geliyor.
(Yusuf peygamberin babası Yakup peygamberi uzun ayrılıktan
sonra hasretle görmek için gitmesi benzetmesi yapılıyor)
Sarhoş
bir halde, salına-salına gidiyorum, can gibi gizlice gidiyorum, o padişahın
gelmekte olan tarafa, sora-sora, araya-araya gidiyorum.
Devlet
sarayı yapıldı, göğün sarığı çözüldü, düşe-kalka gitmede, çünkü sarhoşlar
meclisinden (Kendinden geçmiş bir halde) geliyor.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1. Aynı
işi devamlı yapmak için aşkın gerekli olduğunu öğrendik.
2. Her
sıkıntıda Allah’tan yardım istediğimiz zaman; o sıkıntının acısının tatlılığa
dönüşerek dayanma gücü ile ferahlık verdiğini öğrendik.
3. Allah’ın
vereceği bir şeyi insanın gönlüne istek olarak koyarak kendisinden istettiğini,
elde edilmesi güç olan istek için kendisine yalvartarak, ağlatarak bu isteği
verdiğini öğrendik.
4. Allah’a
gönlünü vermekten meydana gelen sevgiden, düşünüşten, duygudan anıştan
gönlümüzü bir daha geri alamayacağımızı, bu sevgi ve dayanışmadan
ayrılamayacağımızı, güçlü bir dostluk oluşacağını, kendimizden geçip Allah ile
var olacağımızı öğrendik, anladık.
5. Baba
oğul arasındaki sevgi bağının ayrılıkla kuvvetlenip aşka dönüştüğünü, kavuşma
halinde insanı kendinden geçirecek kadar kuvvetli güce sahip olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Şemse
Hazretlerine övgüler olurken Allah’a seslenişler birbirine karışmış gibi
anlayıp anlam kaymasına uğramaman için isimleri parantezle açıklıyorum.
Şunu
yarenlerim iyi bilsinler ki Allah bir kişiye kendini göstermek, onunla sohbet
etmek için dert verir ağlatır, istek verir yalvartır, Şems Hazretlerinin, Hızır
aleyhisselamın, bir dervişin, bir dilencinin de kılığına girer birebir konuşur.
Yani;
Gönlünü Allah’a vermiş kişinin aşkını daha kuvvetlendirmek, hazzını kendinden
geçirerek, sarhoş edecek şekle de sokabileceğini, her şey yapabileceğini
öğrendik, anladık.
Yaren
yine şaşırma ki görünmeyen, bilinmeyen bir şey görünen
ve bilinen üzerinden anlatılarak öğretilir.
Allah
kendini peygamberler vasıtasıyla tanıttı, anlattı.
Peygamberler
Allah’ı vahi sözleriyle anlattı.
Din
adamları Allah’ı peygamberler ve onlara indirilen vahi kitaplarından bizlere
öğrettiler.
Hak
erenlerinin ismi ne olursa olsun, kime hitap edilirse edilsin ismin ve sözün
son sahibi Allah’tır.
Çünkü
Kendi gönlünü bilerek, isteyerek, severek, Allah’a vermiş, kendilerini yok edip
Allah’ta var olmuş Hak âşıkları olan kişilerin sözlerini şimdiki aklın en alt
manasından anlayabileceği açıklığa getirmeye çalışıyorum ki yanlış anlamalar
olmasın.
*
RAVLİ