12 Eylül 2014 Cuma

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 420 İNCİ BEYİT

420- Her an çamuru karıştırma, suyunu bulandırma da arınsın, tortun aydın olsun, derdine derman bulunsun.

Yalım (Alev) gibi bir can, fakat dumanı nurundan fazla (Canımızın istedikleri fazlaşırsa duman etkisi yaparak ışığın parlamasına engel olur);
Duman da haddi aştı (İstekler fazlalaştı mı) mı evdeki ışığı göstermez olur.  

Dumanı eksiltirsen (İsteklerini azaltırsan) nurla aydınlanırsın; ışığınla bu dünya da aydın olur, o dünya da.

Bulanık suya bakarsan orda ne ay görürsün, ne gök (Kendini çok isteklerle bulandırma).
Hava da karardı mı güneş de gizlenir, Ay’da (Kendini karanlığa mahkûm etme).

Güney yeli esince havayı tertemiz eder.
Bu yüzdendir ki sabah çağları seher yeli, âlemi cilalar (Parlatır) âdeta.

Alıp verdiğimiz soluk da gönüldeki sıkıntıyı, derdi arıtır (Temizler), adamın içini cilalar.
İnsan, bir an nefes alıp vermese varlığına yokluk gelir çatar.

Garip can, şu cihanda mekânsızlık âlemine iştiyak (Özlem) çeker (Can geldiği yere dönmek ister);
Hayvan nefisse ne diye şu otlakta (Dünyada) otlar durur, bilmem ki?

Ey mayası hoş, aslı temiz arı (Temiz, günahsız) can, nice bir sefer edip duracak, gezip dolaşacaksın?

Sen padişahın doğanısın, padişahın ıslığı nerden geliyorsa uç oraya.
(Canımızın Allah’tan gelen ince ve keskin sese dikkat etmesi ve ses kaynağına, vahi kaynağına doğru uçması gerekir)

Hem yüzün hoş, hem huyun hoş;
Hem zülfündeki büklümler, kıvrımlar güzel, hem başın, yüzün güzel.
Hem şiven, edan hoş, hem meyven, lütfun da güzel, kahrın da güzel, cefan da. (Canımızdan gelen her şey sevilir ve hemen kabul edilir.)

Ey ebedi aşk sureti, ey güzelliği hadden aşkın (Allah’ım)!
Ey ay yüzlü, selvi boylu, ey cana canlar katan, gönüllere neşeler veren dilber.
                      ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    İsteklerimiz fazlalaştıkça canımızda kızgınlığın arttığını, duman oluşturduğunu, görmemizin ana unsurundan biri olan ışığa engel olduğunu, karışıklık meydana getirdiği için önümüzü göremez hale geldiğimizi öğrendik.
2.    İsteklerimizi azalttığımız zaman oluşacak sakinliğin aydınlığında doğru kararlar alabileceğimizi ve doğru iş yapabileceğimizi öğrendik.
3.    Bulanıklık yaratan istek ve davranışlardan kaçınmamız gerektiğini, net, anlaşılır, açık, doğru ifadelerle isteğimizi ortaya koymamız ve olanaklar ile gerçekleşmesinin imkânı olup olmadığına bakmamız gerektiğini öğrendik.
4.    Sabah sakinliğinden yararlanmamız gerektiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren,
Canımız temizdir fakat isteklerimizin çokluğuyla canımızı bilincimizi ve duygularımızı zayıflatarak sersemlettiğini,

Kötü şeyleri sezinlemekte güçlük çekmeye sebep olduğunu,  
Doğru düşünemez hale getirdiğini,

Düşünürken olaylar arasındaki bağlantıları kaybettirdiğini,
Ne yapacağımızı şaşırttığını,

Gerçeğin ne olduğunu kestirememekten kararsızlık oluşturduğunu, Kötü ihtimalleri akla getirip olmayacak bir olayı olacak gibi sanmaya sebep olduğunu,

Kararsızlık içinde bunalıma sokacağını öğrendik, anladık.

Cana istek baskısı çoğaldıkça düşünmeden hareket eden,
Ne yaptığımızın farkında olmayan biri olacağımızı,

Sisler içinde ne kendimizi, ne başkalarını, ne yaşadığımız yeri göremeyeceğimizi,
Doğru düşünmeden ve görüş sahibi olmadan uzaklaşacağımızı,

Gereksiz isteklerle kendimizi bağlayacağımızı,
İyi niyet ve amaçları kötüye yoracağımızı,

Kararsızlık içinde korkularla kendimizi hareketsizleştireceğimizi öğrendik, anladık.

CANIMIZ yüksek âleme ait olduğundan KİRLİ VE UYGUNSUZ İSTEKLERDEN MUHAKKAK KORUNMASI GEREKLİDİR.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar