530-
O kavga beyine söyle:
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
O
kargaşalığa, o sevdaya söyle:
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Ey
yüzünü görünce Ay’ın bile utandığı güzel,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Ey
gönlün rahatı, huzuru,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Ey
canın canına can olan,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Ey
bunca güzellik, bundan öte de daha yüzlerce güzellik,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Orda
(İlahi âlemde) bir kişi bile yok ki kendinde
olsun,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Burada
(Dünyada yaşayan) bir tek sarhoştan başka sarhoş
yok,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Ey
dileklerin dileği (İstenilenin kişinin de istediği),
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Kaldır
yüzünden o perdeyi,
Sarhoşlar selam ediyorlar sana.
Âşıklara,
mümkünü yok, hiç kimsenin öğüdü fayda etmez.
Aşk
öylesine bir sel değildir ki biri çıksın da önünü kesebilsin.
Sarhoşun
zevkini (Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde
edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz) aklı başında olan
asla anlayamaz.
Kendisinden
geçenin (Kendini hiç düşünmeyip sevdiğini düşünen)
kapısındaki toprağın (Seven insanın) değerini, akıllı
kişi asla bilemez.
Âşıkların,
gönül meclisinde içtikleri şaraptan bir koku duysalardı (Doygunluk veren coşkuyu, duygusal ve manevi sevinci bilselerdi)
padişahlar bile padişahlıktan bezerlerdi (Bıkıp
usanırlardı).
Husrev,
padişahlığına Şirin için veda etti.
Ferhad
da onun için dağa külünk (Taşkıran balyoz) vurmada.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Aşkın hiçbir verdiği sevinci, coşkunluğu aklın tarif edemeyeceği kadar geniş,
derin ve etkili olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Âşıklar
görünüşte perişan olsalar bile sevinç içinde ve sevdikleriyle beraber
olduklarını, yalnız olmadıklarını, sıradan insanların ulaşamayacağı yüce yerde
ruhlarla birlikte yaşadığını, ebedi olarak ait olacakları bir toplulukla
beraber olduklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ