380-
O sarhoş sevgilim (Şems Hazretleri) elimden kadehi aldı, o cana can katan
şarabı (Hak sözlerinin şarap etkisi yaparak insanı
kendinden geçiren, benlikten kurtaran şarabı) can gibi çekip içti.
Hem
neşede (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinçle,
hafif sarhoşlukla), hem ferahta (Sıkıntısız ve
üzüntülü düşünmeden kurtulmuş) candan yüz mertebe ileriye geçti; Gökyüzü
kemgöz (Kötü niyetle bakanlardan, nazar değdiren
bakışlardan) uzak olsun sizden diyordu.
Saki
(Allah’ım), fazlasıyla sun şarabı (Bizleri kendimizden geçir), sun da korku da kaybolup
gitsin, ümitin de, düşüncenin de vur boynunu;
Biz
neredeyiz, o nerde?
Kadehi
(Sözü) getir, sundukça sun, aklını kökünden sök
at (Akıl korkunun tesirine girerek yoldan alıkor);
O
yüzünü örtmeyen geçimi (Hep ortada olan ve bizi dünya
uğraşısına bağlı bırakan), o apaçık görünen zevki (Maddeye bağlı zevklerden), varlık bağından (Sahip olduğumuzu sandığımız dünyalık güvencelerden) kurtar.
Bizim
meclisimize sarhoş (Benliğinin bağladığı her şeyi
dışarıda bırakarak) gel, yüzündeki örtüyü aç (Kendini
bizden gizleme);
“
Ey Tanrı dilediğini işler” (İbrahim suresi 27)
sırrı (Tanrı diledi ve seni bize tanıştırdı),
hani evvelce nasıl gelmiştin (Hayalin gelmişti yine
hayal gibi gel), gene öyle gel.
Yorulmuş,
perişan delileri gör, varlık bağından kurtulanlara bak, aşka gönül verenleri
seyret;
İşte
bu andır belân’nın (Allah’ın yarattığı ruhlara hitap ettiği ve cevap aldığı ),
çattığı yer.
Daha
tez (Çabuk) gel, aklını başına al, geç oldu;
Gönül
bu il’e doydu artık;
Onu
(Gönlünü) sarhoş et de şu daha çabuk gel demeden
gene kurtar onu.
(Yaşadığımız yere doydum, gel de yeni yerlere gidelim)
Elimden
şu ipi çöz de Abu-l Hasan’ın (Sofilikle felsefeyi
birleştirmeye kalkanın) ayağına bağla, kadehi sun da başımı, ayağımı
kaybedeyim gitsin.
Olaylar
peşinde dedi-kodular ardında, her an Abu-Ali’yle, Abu-l Alâ ile bahislere dalan
kişi (Felsefeyle dini açıklamaya karıştıranlar kişiler)
zevksizdir, zevksiz (Beğenilmez, hoşa gitmez).
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Mevlana
Hazretlerinin sert kişilikli Şems hazretlerini Hak sarhoşluğunu tattırdığını,
bu sarhoşlukla neşelenmesini ve ferahlanmasını sağladığını öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin bu Hak sözlerinin verdiği sarhoşluğu beğenip katıldığını
öğrendik.
3.
Müslümanların
ümit ve korku düşüncesinde yaşadıklarını, bunu aşkın oluşturduğu sarhoşlukla
aşmak gerektiğini öğrendik.
4.
Aklın insanı bir
yere katar götürdüğünü, sınırlı olduğunu, bu sınırın ötesinde yerlere gitmek
için aklımızı atıp aşkın götüreceği yerlere gitmemiz gerektiğini öğrendik.
5.
Mevlana
Hazretlerinin şems Hazretlerinden kendilerine Tanrı sırlarını açmasını,
açıklamasını, bunu Tanrı’nın da isteği olduğunu istediğini öğrendik.
6.
Allah’a gönül
vermiş, düşünceden yorulup perişan olmuş, delilik sınırını aşmış, dünya
varlıklarının bağlamalarından kendini kurtarmış âşıkların halini görmesini istediğini,
onlara acımasını ve yardım etmesini istediğini öğrendik.
7.
Felsefeyle
uğraşanların zevksiz kişiler olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Hazreti
Mevlana, Şems Hazretlerine kendisi gibi dünyadan bağlarını iyice koparmış,
dünyaya doymuş, kendinden geçmiş sarhoş âşıklar gibi Allah’ın başka güzel
yerlerine iki âşık gibi gezmeye gidelim davetini yaptığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ