400-
Gül bülbüle, “ Ey benim gibi yüzlercesi
feda olasıca, bekçiydin (Gül bahçesini beklemenin
bedeli olarak) padişah oldun, niceye (Ne fiyata,
kaça) bir ömrü var olsun deyip duracaksın” diye seslenmede.
İhtiyaca
düşmüş zerreler, duaya koyulup ağlarken onlara bir şimşektir, çakmış, hem de
öylesine çakmış ki şaşkınlıklarından duadan da kalmıştır.
BARIŞ
dileğin yoludur (Dileğimiz barış yoluyla elde edilir).
HİLİM
(Huy yumuşaklığı, şiddete tahammül, isteklerinin heyecanına
kendini kaptırmamak) neşenin merdiveni (Neşede yukarı
seviyelere gitmek istersek hilim sahibi olmamız gerekir).
ATEŞ
(Hararet) altının sarrafıdır (Değerini bilendir),
nur sevginin sarrafıdır (Değerini bilendir).
AŞK
gecelerin ışığıdır (Karanlıkta bizi korkuya bırakmaz).
AYRILIK,
buluşmayı pişirir kotarır (İşi tamamlar).
Ey
gönlümün üstünde yürüyen, VUSLAT (Buluşma, kavuşma)
da ayrılığın panzehiridir (Çekilen yorgunlukları,
acıları unutturur).
Güneş
atlarımızdan bir attır bizim, dolunay bekçilerimizden biri (Şems Hazretleri bizi mesafe aldıran, karanlıklarımızı
aydınlatan, bizi koruyan, gözetendir ).
Aşk
bizimle düşüp kalkan dostlarımızdandır (Aşkla dost
olmuşuz);
Başımızda
ne var, kim bilir, kim anlar onu?
Ey
bana onun (Şems Hazretlerinin) sevgisini soran,
onu ağırla, onu nimetlendir (Hürmetle ikramlarda bulun);
Çünkü
ona karşı bütün dilekler, bütün istekler, o göründü mü, zerrelere benzer
dağılır gider (Şems Hazretlerini gören kişide, onu
görmek istemekten başka bir dilek kalmaz).
Ey
benim hikâyemi soran, aşkta bir kısmetim, bir hissem var;
Fakat
sarhoşluk (Şaşkınlık, dalgınlık) derdimi yok
etti, ne mutlu bana, ne mutlu.
Açılıp
gelişme, elmamızın (Rengimizin, kokumuzun, tadımızın)
yüzünden, derlenip toplanmaya (Uyumadan beklediğimiz aydınlık)
sabahlarımız sebep;
KALBİMİZ
ruhlarımızdan bir RUH, halden hale dönüşte, elden ele düşüşteyse ümit (Sevinç ve heyecan bekleyişi) ve yalvarış (Rica etmek) şekli var.
Sizden
esip gelen yeller gözlere nur verir, Yakup’umuzun gözleri açılır;
İnsanlar
içindeki Yusuf’umuzun (Güzel insan)Tanrı’nın
sattığı şeye cömert davranır.
Güneşle
ay, on bir yıldızla önümüzde secde ederek yerlere kapandı, hâlbuki Yusuf bunu,
hafif bir uykuya daldığı zaman görmüştü (Yakaza-yakza).
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Ömrümüzü neye ve
kaça sattığımızın farkında olmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Güzel kokuların
çok olduğu yerde kalmanın ve sahip çıkmanın karşılığı olarak yüce makam elde
edildiğini öğrendik.
3.
İsteklerimize
kavuşmak için barışın ön şart olduğunu öğrendik.
4.
Neşeli bir hayat
sürmek istersek hoşgörülü, yavaş hareket eden, şiddete tahammül eden ve
isteklerimizi hararetini engelleyebilir durumda olmamız gerektiğini öğrendik.
5.
İşi iyi bilenin
değerlendirmeyi doğru yapacağı öğrendik.
6.
Sevginin doğru
değerlendirilmesinin ancak nur ışığıyla yani gönül gözünün göreceği, Allah’ın
bağışladığı nur ışığı ile görmekle ve değerlendirmekle olacağını öğrendik.
7.
Buluşma tamam
olunca, amaca ulaşınca bütün zahmetlerin, yorgunlukların ortadan kalkacağını
öğrendik.
8.
Her alanda
buluşmak için ayrı olduğumuz her ne varsa farkında olarak ortadan kaldırmamız
gerektiğini öğrendik.
9.
Şems Hazretlerine
büyük saygı, sevgi gösterilmesi gerektiğini, onu gören kişinin tüm dileklerden
vazgeçtiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Aşk
kısmeti olanın, hissesi olanın işinin zor olduğunu, Mevlana Hazretlerinin bu zorluğa sevgi duyarak yaklaştığından kendini daha
mutlu ve başarılı bularak tebrik ettiğini öğrendik, anladık.
Allah’a
ümit ve yalvarışı sonunda bağışlananlar ile önceden barındırdığı güzellikleri
birleştirerek değişimlere rahatça uyum
sağladığını öğrendik, anladık.
Allah
bize bir güzel kişi gönderdiği zaman o güzelin
bedelini ödememiz, o güzele para ve malımızı esirgemeden hediye etmemiz, ikram
etmemiz, sevgi ve saygı duymamız ve göstermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ