2 Eylül 2014 Salı

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 320 İNCİ BEYİT

320-  Onu sudur döndüren, o da döner durur;
Fakat Tanrı, suyu kesti mi yerinden bile kımıldayamaz.

Sus ki şu sözlerimiz sırlarımızdan uçup geliyor;
Sen sus da sözünde hiç sürçmeyen (Konuşma sırasında kelimeleri doğru söyleyen) söylesin.

Öylesine feryatlar (Haykırayım, çığlıklar atayım) edeyim, öylesine tedbirlere (Önlemlere) girişeyim ki, sonucu her münkirin (Kabul etmeyenin) gönül aynasındaki pası sileyim, gidereyim.

Gönül senin aşk atına binmiş de öylesine yol alıyor ki her adımda can ülkesini bile fersahlarca (Çok uzun mesafeler) geçmede.

Her çeşit karanlığın inadına o aydın Lal dudaklarını göster de taş yüreklilerin başlarına arştan taşlar (Felaketler) yağsın.

Böylesine (Şems Hazretlerinin) aydınlığını neden inkar (Kabul etmiyorlar) ediyorlar, biliyor musun?

Bu devleti, bu ikbali (Yüksek bir makama, durama ulaşmış olduğunu), görüyorlar, kendilerinden utanıyorlar, seni kıskanıyorlar da ondan.

Böyle olmasaydı bu çeşit kör (Gördüğünü görmezlikten gelme durumu) oldukları halde sonunda gözleri açılmaz, o yandaki yıldızlar gibi salkım-salkım olmuş binlerce ay parçası güzeli görmezlerdi.

Zaten senin (Şems Hazretlerinin) nurundaki neşeden körlerin gözleri açılıp duruyor, yolunun güzelliği de topalları bile rahvan (Koşar adım, hızlı) yürütüyor.

 Yürütüyor amma yol alan, gene de yolda ansızın kendisinden geçivermede.
Zaten her akıl, senin yeşilliğinde boy atıp gelişmede, o havaya uymada.

Bu yüzden nice kişiler görüyorum, içleri bomboş, ney gibi feryat ediyorlar (Konuyorlar, haykırıyorlar);

Bu yüzden yüzlerce ulu erin boyu, gamla çenge (Eğri, büğrü çalgıya) dönmüş, bükülmüş.

                            ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Allah’tan güç gelmedikçe hiçbir işin olamayacağını, kendi çabamızın bir işi başaramayacağını öğrendik.
2.    Kıskançlık, çekemezlik edenlerin görüş yeteneklerini fenaya kullandıkları için kendilerini kör bir duruma getirdiklerini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin bakışındaki nurunun kuvvetiyle ışığın akılla, ahlakla birlikte görmeye sebep olduğunu, Hz. İsa gibi baş gözü körleri görür hale getirdiği değil.
4.    Şems Hazretlerinin yolundan gidenlerin çok hızlı Hak katına doğru hızlı mesafeler alarak gidebileceğini öğrendik.
5.    Şems Hazretlerini yolundan, izinden gidenlerin yolda sarhoş olup kendilerinden geçeceklerini, ruh gibi olacaklarını, bu arada ansızın akıllarının gelişip güçleneceğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren,
İçi boş, bilgisiz, değersiz, bağıra-bağıra dini konularda konuşan meşhur olmuş çok kişinin olduğunu, Ulu erlerin de böyle durumları görüp üzüldüklerini, kendilerini ortaya çıkarmadıklarını öğrendik, anladık.

Şemsi Tebrizi Hazretlerinin Ulu er olduğunu, etkili ve yetkili olduğunu, meşhur olmaktan kaçındığını, Hazreti Mevlana’nın sözünden ve bize tanıtmasından öğrendik, anladık.
                                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar