11 Eylül 2014 Perşembe

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 410 İNCİ BEYİT

410-  Ey sevgi yüzünden yahut da ayrılıktan dolayı firkatin (Dostlardan ve sevgiliden ayrı düşme) yırtıcı tırnaklarından şikâyet edip duran, insanların, lütufların aslı, bizim gelirimizdir, halkın sarf ettiği şeyler de bizim ihsanımız (İyiliklerimiz), lütfumuz (Yardımlarımız).
(Hazreti Mevlana’nın ayrılık özleminden elde ettikleri kârdan bize bağışladığı, bizimle paylaştıklarından bugün halen yararlanıyoruz)

Ben nerdeyim (Aşk beni nerelere götürdü?), öğüt dinlemek nerde (Âşık kendinden geçmiş şaşkınlık içinde öğüt dinlemez), döndür şarap kadehini ey saki, dök cana canlar katan o şarabı canımıza ey saki (Allah’ım)! (Daha da çok kendimizden geçir, dayanılması güç acıyı sen hafiflet).

Ey âşıkların ellerinden tutan, ey âşıklara yardımcı olan saki (Aşıklara sarhoşluk sunan Allah’ım), can kadehini elime sun, uzak olsun yabancıların (Aynı türden, çeşitten olmayanların) dudaklarından, gizlice sun bana.

Ekmek ver ekmek yiyene, ver somunu o çaresiz tamahkâra (Doymaza), o ekmek aşkına define (Değerli, önemli, az bulunur sırlara) lâyık değildir ey saki (Allah’ım)!

Ey canın canının canına can olan, ekmek yemeye gelmedik biz;
(Beraberlikten ayrılınca ayrıldığımızın değerini bilmek, anlamak için geldik dünyaya)

Sıçra ey saki, kalk, padişah meclisinde yoksul yüzü takınma!
(Bolluk yerinde yok davranışları gösterme)

Önce o koca sağrağı (Kadehi) al, o ihtiyarın (Yaşlı, kocamış, pir olan kimsenin) eline sun, köyün ihtiyarı sarhoş oldu mu yürü sarhoşların yanına ey saki (Allah’ım)!

Yürü ey lütfu (İyilik yapması) umulan, keremi (Büyüklülük, göstermesi) beklenen saki, tez ol, fazla sun;

Sarhoş nerde, utanma nerde?
Utanıyorsan bir kadeh de utanmanın başına saçıver gitsin.
(Utanma, çekinme olduğu zaman akıl hala başta olduğundan ve toplumun kınamasından korkulduğundan kişi; biraz daha sarhoş olup kendinden geçmesi, dünya bağlarından kurtulması gerekmektedir.)

Kalk ey saki, gel ey utanmanın (Sıkılmanın, çekinmenin), arlanmanın (Utanç duymanın) düşmanı;

Yanımıza gülerek gel ey saki, gel de bahtımız (İlahi irade yaşayış biçimimiz olsun) da gülsün.

Her an gökyüzünden gönüllere vahiy (Allah’tan haber) gelmede, tortu gibi niceye dek yeryüzünde kalacaksınız, göğe ağın (Yükselin) demede.

Ancak ağırcanlılardır ki tortu gibi dibe çökerler;
Tortusu arınırsa üstüne çıkar.
( Üstünde dünyalık bağı ve yükü çok olanlar dibe çökerler)
                      ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Ayrılığın, hasretin insana acı verdiğini, yakıp kavurduğunu, ancak şikâyet etmenin yanlış olduğunu, bu durumda olanların Mevlana Hazretlerini örnek almalarını, sevgiye yönelmelerini, Allah sevgisine doğru gitme yollarını öğrenmeleri gerektiğini öğrendik.
2.    Ayrılık acısı çeken âşıkları; Hak sevgisiyle kendinden geçirdiğini, başka bir alanda hoş ettiğini öğrendik.
3.    Yeme içme, biriktirme derdinde olan, bunlara sevgi besleyenlere aşk değerlerine layık olamayacaklarını öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren,
Allah ile birlikte olmak için bizi bağlayan dünya nimetlerinden ve değerlerinden kendimizi soyutlamamız gerektiğini, yaratıldığımız şekilde aşk yolunda yürüyüp yükselmemiz gerektiğini, bu yoldan daha önce gidip gelmiş büyüklerimizin öğütlerini önemsememiz, dikkatlice uygulamamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar