6 Eylül 2014 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 360 İNCİ BEYİT

360- O Çiğil mumunun (Fosforlu taş) ışığını gönül bulamıyor, o nura kavuşamıyor bir türlü;
Biri su, öbürüsü toprak, suyla toprak, o düzenbazın gönlünün ne istediğini nasıl bilebilir.

Cebrail anlayışlıdır, zirektir (Uyanıktır) amma semiz (İyi beslenmiş) buzağı yavrusunu nasıl tadabilir?

Şu tuzakla tane (Yeme içme derdiyle uğraşan kişi); gagası (Sözü) hoş, kendisi yüce zümrüd-ü Anka’yı (Yücelerde yaşayan değerli kişiyi) nasıl olur da avlar?

Birisinin tuzağına tutulan zümrüd-ü Anka’nın önünde sinek bile zümrüd-ü Anka sayılır.
(Yücelerde yaşayan kişi tuzağa düşse bile kendisi ile ilgilenen sinek seviyesinde olsa bile yüce kişi sayılır)

Ey örümceğe benzeyen akıl, yeter artık, ne vakte dek bu ağı kurup duracaksın (Tuzak hazırlamakla uğraşacaksın)?

Nerde o nefesi kutlu İsa ki Meryem’in vasıtası olmaksızın (Sebebe bağlı olmadan) coşup taşsın da onun yüzünden Hıristiyanların gönülleri, zünnarlarını (Dinin hizmetkârı olduğunu gösteren kuşağı) koparıp atsın.

Ateşe benzeyen, ateş gibi yakıp kavuran gam  (Tasa, kaygı, üzüntü) Deccal’ı ateşten bir yaygıdır yaydı, nerde kötülükler yapan Deccal’a hançer çekecek İsa?

 (Deccal: Hakkı (Doruyu, gerçeği) batıl (Doğru olmayan, yalan), batılı (Doğru olmayan, yalan) hak (Doğru, gerçek) diye ikna gücü güçlü olan bozguncu insan)

Bedene sağlıklar, esenlikler senden, cana kıyametler senden;
Kıyamete (Yok edilip tekrar dirileceğimiz güne) benzeyen vuslatın  (Buluşma, kavuşma) gelip çattığına dair İsa alâmetleri gene senden (Şems Hazretlerinden).
 
Taş atılınca kadeh, derdinden baş üstü düşer.
Tiken, gülü olmayınca ateşlerde yakılır.

Azrâ’dan ayrılmış Vâmık’a (Sevenin sevgilisinden ayrı düşmesinde olan duygusal duruma) döndüm, çünkü ona lâyık değildim ben, amma gene de sarhoşun gönlünde bir aşk sarhoşluğu, bir baş dönmesi var.

Devlet satrancında Şahın, yol azığı olarak yüzlerce can onun (Satranç oyununda Şah düştüğü zaman oyun kaybedileceğinden, Şah düşmesin diye piyonlar, atlar, filler, kaleler ve vezir bu uğurda harcanır);

Bir samana yüzlerce dağ yüklemede, bir gam yiyene yüzlerce gam, yüzlerce belâ verilmede!

Görüyorum; can padişahı ulaştı, kendinden geçti, kendiliğinden ayrıldı; canların kapıları da can padişahının lütfuyla yapıldı, duvarları da.

                            ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Hazreti Mevlana’nın içinde ışık kaynağı olan nurlu, anlayışlı, uyanık kişiyi aradığını öğrendik.
2.    Yeme içme derdinde olanların isteklerini hile yoluyla aldatma ile elde etmeye çalıştıklarından gönüllerinin bilinmez ve karışık olduğunu öğrendik.
3.    Yüce bir insanla dostluk kuran kişinin sinek bile olsa yüce insan sayılacağını öğrendik.
4.      İnsanın aklı hep tuzak kurup iyi birini tuzağa düşürüp avlamak için fırsat bekleyişi içinde olduğunu öğrendik.
5.    Hazreti Mevlana’nın sebepsiz kutlu, hayırlı, uğurlu, mübarek bir insanla dost olmak istediğini öğrendik.
6.    Doğruyu yanlış, yanlışı doğru- iyiyi kötü, kötüyü iyi olarak insanlara yerleşmesinin ve bu yanlış değerlere dayanarak hareket etmenin; üzüntülü düşünmenin, sebebi belli olmayan sıkıntıların, endişelerin, tedirginliklerin, yersiz korkuların, mutsuzlukların kaynağı olduğunu öğrendik.
7.    Yüce kişilerin yakın olmanın; bedenimize sağlık, rahat, huzur, canımızı kıymetli duruma getirme, yeniden hayat bulmaya sebep olduğunu öğrendik.
8.    İnsan kendisinde güzel bir özellik kazanmayınca değersizleştiğini ve yok edileceğini öğrendik.
9.    Resmini, hayalini görerek âşık olduğu insana ulaşamayanın hasretten oluşan acı ile sarhoş gibi kendini kaybettiğini öğrendik.
10.                      Değerli kişi oyundan çıkarsa oyun biteceğinden, oyun bitmesin diye az değerli kişilere ağır görev ve sorumluluk verildiğini, bunun da seven kişilere ağır geldiğini öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren,
Canımız sevdiğimize, değer verdiğimize ulaşınca; tüm sıkıntıların sevince döndüğünü, kapalı kapıların açıldığını, bu sevgiyi anlamayanların önlerine duvar yapıldığını öğrendik, anladık.
                                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar