3 Nisan 2023 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 8170 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

8170. Derken ansızın yumurta (Kabuk) çatlar, anlam (Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya mana) kuşu uçar.,

Bir kuştur o ki zümrüdüankaa bile onun gölgesinden hayır (İyilik, yaralılık, fayda) umar.

A Hüsameddin (Çelebi), hem sen yaz, hem sen öv (İyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yücelt) onu da gamın (Üzüntünün, tasanın, kaygının) inadına kutluluk yüzündeki benleri (Mutlu anları hatırlayarak yüzündeki nişane benini gözünün önüne getirerek) seyret.


İpin ucu da elinden çıktı ama korkumuz yok:

Şemseddin'in eli, ayaklarına halhallar (Küçük ziller) takar senin.


Barış vaktinde de, savaş çağında da canların, canı tertemiz bir dostlukla

karışması, onunla eş-dost olması gerek.


Can, barış çağında, savaş çağında değişir, bambaşka olur.,

Sanki bir can değildir yalnız;

Ayrı-ayrı canlandır.


Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), birisinin selamı bile duymak-işitmek dilemezse gözüne düşman görünen bir damadın gerdeğine hazırlanan geline döner.


Fakat birisini severse de güzel, gönül alıcı damadı bekleyen gelin kesilir.


Bakışlardan meydana gelir karılıp uzlaşmak;

Sözlerder olur eşlik-dostluk, insan birşeyler anlatarak birbiriyle dost olur, uzlaşıp birleşmek, düşüncelerin (Ruhan algılanabilen, kendiliğinden var olan, duyguların dışında, asıl gerçeklik) sonucudur.


Nitekim uzlaşıp (Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak) kaynaşmak (Ayrılmayacak bir biçimde birleşmek);

Eğilmeyle (Önemseyip ele almakla), el ele vermekle (Bir konuda birleşmede, birlikte davranmakla), kocuşmakla (Kucaklamakla, sarılmakla), öpüşmekle (Birbiriyle tam olarak yan yana bulunmak, temasta olmakla), övüşle (İyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmekle),duâla (Dua ile- Allah'a yalvarmakla) görünür.


Sevmek (Sevgi ile bağlanmak), tiksinmek (Uzak durma duygusuna kapılmak);

Korkmak (Cesaret edememek), utanmak (Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak);

Tam, yahut yarı isteyiş bakımından bu

kaynaşıp uzlaşmalarda da farklar var.

                            ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***

Neler öğrendik;

  1. Anlam kendini saran kabuktan çıkınca fayda sağlamaya başladığını, bulunduğu yerde kalmayarak uçup gittiğini öğrendik.

  2. Anlamlı sözü duyanın bunu yazması övmesi, kutluluk yüzünü seyretmesi, üzüntüden uzaklaşması gerektiğini öğrendik.

  3. Hüsameddin Çelebinin Mevlana Hazretlerinin manalı sözlerini duyup yazdığını, yanlış yapmaktan korkmaması gerektiğini, manayı yazanın mükafatını Şems Hazretlerinin kendi eliyle verdiğini öğrendik.

  4. Savaş zamanı da barış zamanı da Allah dostlarının tertemiz dostlukla birbirie dostlukla karışmaları, yakınlaşmaları, eş dost olmaları gerektiğini öğrendik.

  5. Allah dostları savaş zamanı başka, barış zamanı başka şekilde gözüktüklerini, severlerse eş-dost olacaklarını öğrendik.

  6. Önce bakışta uzlaşmak, anlatılan sözlerle eş-dost olmak, uzlaşıp birleşmenin düşünme ile olduğunu öğrendik.

  7. Uzlaşıp kaynaşmanın göstergesi; eğilme ile, el ele vermekle, kucaklaşmakla, öpüşmekle, övgüler söylemekle, dua etmekle görülüp anlaşılacağını öğrendik.

                                   *

İşte böyle yaren;

Sevme de, tiksinme de, korkmada, utanma da, tam istemede, yarım istemede, kaynaşıp uzlaşmada farklar olacağını, bu farklılıkların farkında olmak gerektiğini öğrendik, anladık.

                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar