(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
370. Elest (Allah’ın ruhları yarattıktan sonra;” Elestü bi-Rabbiküm= Ben
sizin Rabbiniz değil miyim?” dediği zaman, insanların yaradılış başlangıcının)
sarhoşlarıyız, şaraptan (İnsan eli değmemiş Tanrı
şarabından) başka bir şey içmeyiz:
Aş için, tirit (Ey suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek) için dünya sofrasının çevresinde dönüp dolaşmayız biz.
Çekişme çağında bizden ne
çektiler, biz onlardan ne çektik?
Tanrı görmüştür.
Kalkın, uyumayın, sabah şarabı
içilecek çağ (Sersemliğin gitmesi gereken zaman).
Sabahyıldızı doğdu, izini gördük.
Geceydi, bütün kervan halkı
kervansarayda mahpustu (Kapatılmış, hapsedilmiş);
Kalkın artık, o karanlıktan sıyrıldık, o habisten (Karanlıktan) kurtulduk biz.
Güneş, işte doğunun yüzüğü, biz
de hazır bir orduyuz diye her yana elçiler gönderdi.
Kendine gel de gündüz kuşuysan
yüzünü tanyerine tut;
Çünkü tanyerinden sabah soluğu gibi belirdik biz.
Tanyeri kızıllığının elçiliğini
tanıyana ne mutlu;
Biz de onu meydana çıkarmak için çalışmadayız, apaçık gördük onu da meydana çıktık işte.
Fakat dünyadaki panzehri (Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan maddeyi)
görüp zehir sanana ne denir?
Muştuluk o kişiye ki onu zandan, işkilden satın almışızdır, kurtarmışızdır.
Tanyerinin (Güneşin doğmak üzere olduğu sırada, ufukta hafifçe aydınlanan
yerin) elçiliğini (Haber, ileti getirenin)
kabul etmeyen kişi, hem bizim mahremimiz (Yakınımız)
değildir, hem de bir perde örmüşüzdür (Hakikati
görmesine engel oluruz) ona biz.
Yarasa (Güneşi)
kabul etmedi, göz yumdu (Umudunu kesti, umutsuzluğa
düştü) ondan;
Fakat o gözünü yumanın (İnsanın) perdesini yırttık (Hakikati görmesi için engeli kaldırdık) biz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlevilerin zevkinin yaradılış başlangıcına gitmek, o anı tekrar yaşamak, Allah’ın hitabını tekrar duymak istediklerini ve çok önemsediklerini, dünyalık kazanımları önemsemediklerini öğrendik.
2.
Sabah
sersemliğini hemen üstümüzden atıp karanlığın hapsetmesinden kurtulmuş ordu
gibi ışığın belli ettiği gösterdiği işlere girişmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Tan
yerinin kızıllığının aydınlık için apaçık müjde olduğunu kabul etmek, bunu
kabul etmeyen kişinin Mevlevi olmadığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Yarasanın bile karanlığı kabul etmediğini fakat çaresiz hükmü kabul ettiğini, Mevlana Hazretleri ve dostlarının gözünü sıkıca kapatanın gözünü açarak gerçekleri olduğu gibi gösterdiklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Aş için, tirit (Ey suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek) için dünya sofrasının çevresinde dönüp dolaşmayız biz.
Tanrı görmüştür.
Sabahyıldızı doğdu, izini gördük.
Kalkın artık, o karanlıktan sıyrıldık, o habisten (Karanlıktan) kurtulduk biz.
Çünkü tanyerinden sabah soluğu gibi belirdik biz.
Biz de onu meydana çıkarmak için çalışmadayız, apaçık gördük onu da meydana çıktık işte.
Muştuluk o kişiye ki onu zandan, işkilden satın almışızdır, kurtarmışızdır.
Fakat o gözünü yumanın (İnsanın) perdesini yırttık (Hakikati görmesi için engeli kaldırdık) biz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlevilerin zevkinin yaradılış başlangıcına gitmek, o anı tekrar yaşamak, Allah’ın hitabını tekrar duymak istediklerini ve çok önemsediklerini, dünyalık kazanımları önemsemediklerini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Yarasanın bile karanlığı kabul etmediğini fakat çaresiz hükmü kabul ettiğini, Mevlana Hazretleri ve dostlarının gözünü sıkıca kapatanın gözünü açarak gerçekleri olduğu gibi gösterdiklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ