20 Aralık 2020 Pazar

DİVAN-I KEBİR 7. CİLT 330 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
330. Sus ki aşk padişahından buyruk öyle;
Diyor ki;
Dayan (Birinden, bir şeyden güç al,  ona güven) da gönlün, canın boğazına sarıl, sık (Bunalt, sıkıntı ver).
 
A ümitle (Olmasını beklediğim, olacağını düşündüğüm), korkuyla (Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan coşku-beniz sararması-ağız kuruluğu, solunum ve kalp atışı hızlanması belirtileri olan duygu ile) pılısını-pırtısını atmış kişi;
*Sonunda bir kere de bakışı-görüşü bağışlayana bak.
 
*A isteyen a seven, isteği verene bak;
Eseri yaratanı gör, ne diye esere sarılıp kalmışsın?
 
Odur seni barışa, savaşa çeken, odur kimi dostlarla görüşmeye, kimi de yolculuğun yücelerine süren?
 
O, sana bakıp durmada;
Senin gözünse solda-sağda.
O, sana söz söylemede;
Sense kulağını masala vermişsin.
 
Bu şişi o saplıyor, o gözün aklıysa (Görüp önemsediği) hay-hayda (Sağlığını, gençliğini yitirecek işlerde);
Yoldaşı İsa, fakat eşekçinin aklı, ancak eşekte.
 
Her öküz, her eşek, sağrısından, sırtından nodullanır (Ucu sivri çivi olan değnekle dürtülerek yönlendirilir);
Sense nedamet (Pişmanlık) şişini (İçine saplanması ile) göğsünden-gönlünden yiyorsun.
 
Gönlün, o kebap şişini anlamazsa (Duyarsızlaşmışsa) onun aşçısı, cehennemde pişirir seni.
 
Kimi zaman eline çanağı alır, aşure (Buğday, nohut ve başka tanelerle kuru yemişlerin bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tatlı türü) nerde, yiyecek ağız hani diye dolanırsın;
Kimi vakit de kükrer-köpürür (Coşkuyla saldırır), çetinlikle savaşa kalkışırsın.
 
Ölümün sıkışıyla yüzün sararır, altına döner;
Altını geri verirsin de taşa baş kor (Koyar), yatarsın.
                     ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Tanrıya inana kişinin susup dayanarak, sevgi, istek, düşünüş, anma gibi kalpte oluşan duyguları öldürmek için hareketlenmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Ümit ve korku arasında kalmış kişinin bakışı-görüşü bağışlayana bakması gerektiğini öğrendik.
3.    İstediğimizi aslında bu isteği verene bakmamız, eseri yaratanı görmemiz gerektiğini, sadece esere bağlanmanın yanlış ve yetersizlik olduğunu öğrendik.
4.    Barışa, savaşa çekenin, dostlarla görüştüren, yücelere yolculuğa yollayanın Tanrı olduğunu öğrendik.
5.    Tanrının bize baktığını, bizim de Tanrıya bakmamız, sağa-sola bakmaktan vazgeçmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Tanrıdan devamlı sözler geldiğini, kulağımızı söylediği sözlere vermemiz, kulağımızı masallara vermememiz gerektiğini öğrendik.
7.    Yanlış yaptığımız zaman göğsümüzde daralma, şiş saplanmış gibi sızlama ile Tanrı tarafından uyarıldığımızı, bu uyarıyı dikkate almayanların sağlığını ve gençliğini tehlikeye atacak olacaklarını öğrendik.
8.    Allah dostu ile beraber yolculuk yapsa da aklı fikri malda-parada olanın Allah dostunun sözlerinden faydalanamayacağını öğrendik.
9.    Hayvanın sağına-soluna dürttüğün zaman hareketinin yönünü değiştireceğini, insanın da pişman olduğu davranışlardan göğsüne şiş girmiş gibi acı çekeceğini öğrendik.
10.  Allah’ın içini sıktığı veya şişlediği hissi verilerek uyardığı kişi yolunu-yönünü Tanrı isteğine göre değiştirmezse cehennemde yanarak pişirileceğini öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Ölümüm göğsümüzü sıkıştırması ile yaşarken topladığımız altın ve paranın elden alınarak mezarda başına konacak taş verileceğini öğrendik, anladık
                     *
(Tanrı ifadesi Türklere ait ifade olduğunu,  işaret edilen Allah’ın olduğunu, Tanrı ifadesine soğuk karşılamamak gerekir)
RAVLİ
 

Popüler Yayınlar