(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
330. Sus ki aşk padişahından
buyruk öyle;
Diyor ki;
Dayan (Birinden, bir şeyden güç al, ona güven) da gönlün, canın boğazına sarıl, sık (Bunalt, sıkıntı ver).
A ümitle (Olmasını beklediğim, olacağını düşündüğüm), korkuyla (Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında
uyanan coşku-beniz sararması-ağız kuruluğu, solunum ve kalp atışı hızlanması
belirtileri olan duygu ile) pılısını-pırtısını atmış kişi;
*Sonunda bir kere de bakışı-görüşü bağışlayana bak.
*A isteyen a seven, isteği verene
bak;
Eseri yaratanı gör, ne diye esere sarılıp kalmışsın?
Odur seni barışa, savaşa çeken,
odur kimi dostlarla görüşmeye, kimi de yolculuğun yücelerine süren?
O, sana bakıp durmada;
Senin gözünse solda-sağda.
O, sana söz söylemede;
Sense kulağını masala vermişsin.
Bu şişi o saplıyor, o gözün aklıysa (Görüp
önemsediği) hay-hayda (Sağlığını, gençliğini
yitirecek işlerde);
Yoldaşı İsa, fakat eşekçinin aklı, ancak eşekte.
Her öküz, her eşek, sağrısından,
sırtından nodullanır (Ucu sivri çivi olan değnekle dürtülerek
yönlendirilir);
Sense nedamet (Pişmanlık) şişini (İçine saplanması ile) göğsünden-gönlünden yiyorsun.
Gönlün, o kebap şişini anlamazsa (Duyarsızlaşmışsa) onun aşçısı, cehennemde pişirir
seni.
Kimi zaman eline çanağı alır,
aşure (Buğday, nohut ve başka tanelerle kuru yemişlerin
bir arada şekerle kaynatılmasıyla yapılan bir tatlı türü) nerde, yiyecek
ağız hani diye dolanırsın;
Kimi vakit de kükrer-köpürür (Coşkuyla saldırır), çetinlikle savaşa kalkışırsın.
Ölümün sıkışıyla yüzün sararır,
altına döner;
Altını geri verirsin de taşa baş kor (Koyar), yatarsın.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Tanrıya inana kişinin susup dayanarak, sevgi, istek, düşünüş, anma gibi kalpte oluşan duyguları öldürmek için hareketlenmemiz gerektiğini öğrendik.
2.
Ümit
ve korku arasında kalmış kişinin bakışı-görüşü
bağışlayana bakması gerektiğini öğrendik.
3.
İstediğimizi
aslında bu isteği verene bakmamız, eseri yaratanı görmemiz gerektiğini, sadece esere
bağlanmanın yanlış ve yetersizlik olduğunu öğrendik.
4.
Barışa,
savaşa çekenin, dostlarla görüştüren, yücelere yolculuğa yollayanın Tanrı
olduğunu öğrendik.
5.
Tanrının
bize baktığını, bizim de Tanrıya bakmamız, sağa-sola bakmaktan vazgeçmemiz
gerektiğini öğrendik.
6.
Tanrıdan
devamlı sözler geldiğini, kulağımızı söylediği sözlere vermemiz, kulağımızı
masallara vermememiz gerektiğini öğrendik.
7.
Yanlış
yaptığımız zaman göğsümüzde daralma, şiş saplanmış gibi sızlama ile Tanrı
tarafından uyarıldığımızı, bu uyarıyı dikkate almayanların sağlığını ve
gençliğini tehlikeye atacak olacaklarını öğrendik.
8.
Allah
dostu ile beraber yolculuk yapsa da aklı fikri malda-parada olanın Allah
dostunun sözlerinden faydalanamayacağını öğrendik.
9.
Hayvanın
sağına-soluna dürttüğün zaman hareketinin yönünü değiştireceğini, insanın da pişman
olduğu davranışlardan göğsüne şiş girmiş gibi acı çekeceğini öğrendik.
10. Allah’ın
içini sıktığı veya şişlediği hissi verilerek uyardığı kişi yolunu-yönünü Tanrı
isteğine göre değiştirmezse cehennemde yanarak pişirileceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Ölümüm göğsümüzü sıkıştırması ile yaşarken topladığımız altın ve paranın elden alınarak mezarda başına konacak taş verileceğini öğrendik, anladık
*
(Tanrı ifadesi Türklere ait ifade olduğunu, işaret edilen Allah’ın olduğunu, Tanrı ifadesine soğuk karşılamamak gerekir)
RAVLİ
Diyor ki;
Dayan (Birinden, bir şeyden güç al, ona güven) da gönlün, canın boğazına sarıl, sık (Bunalt, sıkıntı ver).
*Sonunda bir kere de bakışı-görüşü bağışlayana bak.
Eseri yaratanı gör, ne diye esere sarılıp kalmışsın?
Senin gözünse solda-sağda.
O, sana söz söylemede;
Sense kulağını masala vermişsin.
Yoldaşı İsa, fakat eşekçinin aklı, ancak eşekte.
Sense nedamet (Pişmanlık) şişini (İçine saplanması ile) göğsünden-gönlünden yiyorsun.
Kimi vakit de kükrer-köpürür (Coşkuyla saldırır), çetinlikle savaşa kalkışırsın.
Altını geri verirsin de taşa baş kor (Koyar), yatarsın.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Tanrıya inana kişinin susup dayanarak, sevgi, istek, düşünüş, anma gibi kalpte oluşan duyguları öldürmek için hareketlenmemiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Ölümüm göğsümüzü sıkıştırması ile yaşarken topladığımız altın ve paranın elden alınarak mezarda başına konacak taş verileceğini öğrendik, anladık
*
(Tanrı ifadesi Türklere ait ifade olduğunu, işaret edilen Allah’ın olduğunu, Tanrı ifadesine soğuk karşılamamak gerekir)
RAVLİ