18 Temmuz 2020 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 2690-2700 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Allah âşıklarının toplantısını anlatıyor)

2690. (Allah dostları) Yıldızlar gibi parlamak için bunalmış (Çok tedirgin) bir halde güneşin (Şems Hazretlerinin) ayağına düşmüş (Vereceği hükme razı olan duruma gelmiş).

Hepsi de seller gibi denizi ummada (Büyüklük beklemede), alt-üst olmuş (Kafası karışmış, ne yapacağını bilmez bir halde), denize doğru akıp gitmede.

Her bir erine, padişahın mutfağından, değerine göre değerli bir sofra, bir nimet hazırlanmış.

Onların denizleri sömürüp içen (Emeği ve emeğin yarattığı değerlere el koyan) canlarına karşılık şu dünyanın denizi, değersiz bir su,

Tebrizli Şems’in gözlerine bak da bir de incilerle (Şekil değiştirmeyen mücevherlerle) dolu, başka bir değerli denizi seyret.

Muradına ermeden (Dileğini elde edemeden) çeneni bağladılar mı (Öldün mü), bütün dünya işleri, hiçten ibarettir artık.

Bir dalı, ikiye biçtiler mi, öbür dal (Aynı cinsten olanın başına gelen kötü şeyi gören), korkusundan tir-tir titrer.

Sana, serviye benzer usul boyunu (Düzgün, gösterişli vücudunu), şu çember gibi dönüp duran felek, tuttu da çember gibi iki büklüm etti diyen kim?

Mezara gitmeden gökyüzüne ağacak (Yükselip yukarı çıkmak) adamlığı, o gücü-kuvvet göremiyorum ben sende.

Sen, şu geçip giden yurtta otura kalmışsın;
Görmüyorsun ama oturduğum halde yürüyüp gidiyorsun.

Oturduğum halde gidiyorsun ya;
Yüzün o yana yönelmişse bu da iyidir, bu da güzel.

Nice gemi vardır ki şu dönen girdaptan (Çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu ilerleyememe) yüzünü rahmet ırmağına döndürür.

Şu âlem tuzağını ayağının altına al da kutluluk elimle okşayayım seni.

Misklerden, amberlerden daha da güzel saçların var, kele bir külah giydiriver a kardeş.

Güzelim saçların var ya, pek külah arama;
Külahını göğe atıver - gitsin.

Dünya, ne diye senin gibi akıllı kişiyi, olmayacak bir düzenle aldatır -gider?

Soğuk sel, soğuk nükteler söyler;
O eşeğin ayağını kösteklemişsin(Tekme yememek için hayvanın kuyruğu altından geçirilerek eyere bağlanan kayış ile engel koymuşsun) sen.

Zaman, o dedikodu (Başkalarını çekiştirerek ve kınamak üzere yapılan konuşma) sırasında sana bir delil getirirse bambaşka şeyler görürsün;
Gördüğünü çal (Vur) onun suratına (Yüzüne).

Bu gulyabani (İnsanın gördüğünü sandığı korkunç hayalet), bir ömürdür, seni çöllere çekiyor;
Kendi gulyabaniliğine deliller getir (Korkularınla oluşturduğun hayaletle yüzleş, üstüne git, boş hayal olduğunu kendine kanıtla) de onu alt et.

Bu tutukluğun (Düzgün düşünemediğinin sebebi) nedir, neden (Hayaletlerinin korkusuyla) alt oluyorsun ona;
Cevabım ver;
Söylediği söz, tersinedir onun.
                      ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Gök üstünde toplanan Allah âşıklarının her birinin bir yıldız olduğunu, Allah’tan ikramlar geldiğini, buradaki ikramların yanında dünya ikramlarının değersiz bir su gibi olduğunu öğrendik.
2.     Şems Hazretlerinin gözlerine bakmamız, gözünün denizinde sırları, şekil değiştirmeyen güzellikleri görmemiz gerektiğini öğrendik.
3.    Mezara girmeden önce gökyüzünün üstüne yükselip çıkmak gücünü göstermemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Yüzümüzü gökyüzün üstüne çevirmemiz, oraya giden vasıtaya binmemiz, oturduğumuz halde yol almamız gerektiğini öğrendik.
5.    Yanlış vasıta seçenlerin gittiğini sanarak aynı yerde dönüp duracağını öğrendik.
6.    Dünya âleminin tuzaklarla dolu olduğunu, dünya sevgisinden vazgeçeni Mevlana Hazretlerinin kutlu eliyle seveceğini öğrendik.
7.    Sahip olduğumuz güzelliğimizin yeterli ve iyi olduğunu, akıllı kişinin bunları bilip dünyanın düzenlerine aldanmayacağını öğrendik.
8.    Bu zamanın yönlendirmeleri ile bu yolu kötüleyene, onların delillerin e karşı gördüğümüz ve yaşadığımız gerçeklerle aşağılamamız gerektiğini öğrendik.
9.    İsteklere olanak olmayınca ve bunları çoğaltınca aklımız bu baskı karşısında kendini korumak için hayalle veya rüya ile kişiyi oyalayacağını öğrendik.
                   *
İşte böyle yaren;
Korkuya teslim olanın tutuk bir hale geleceğini, alt seviyede kalınacağını, neden yücelere ulaşmaktan korktuğumuzu kendimize sorup bunun cevabını vermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV




Popüler Yayınlar