(Mevlana Hazretleri
Şems Hazretlerini anlatıyor)
1250. Eyvahlar olsun, elindeki şarap (Tanrı şarabı), nasıl bir şarap;
Aklı Küll (Tabiattaki uyum) bile onunla sarhoş olmuş-gitmiş.
Gönül, öyle yücelere çekip
götürüyor ki orda, Zühal’in (Satürn yıldızı) mızrağının ucu bile pek aşağı kalıyor,
eyvahlar olsun.
Eyvahlar olsun;
Bu mecliste kendinden geçen,
yakından da geçer, eşinden-dostundan da.
Zümrüdüanka gibi Kafdağı’nın
yücesinde uçar;
Dağ bile huzurunda kemer bağlar,
hizmetine koşar.
Eyvahlar olsun, kırılmamış şişe
binlerce eli, ayağı yaralamış.
Bana sabret, daha yavaş davran
diyorsun;
Sabrın, yavaşlığın da yeri mi?
O pire bir kadeh şarap sun da dik
şuraya;
Eyvahlar olsun, buraya bir de pir
gerek;
Hele bütün pirliklerin (Yaşlı, bağımsız, bilgili olmanın), bütün tecrübelerin
canı olan akıl olursa..
Hani, özü de pek hoştur, buraya
da pek layıktır o.
Bütün dünya, o sonsuz bağdan, o
uçsuz-bucaksız bahçeden koparılmış bir gül demetidir.
Bir gül demeti eyvahlar olsun,
tezce soları sen çöle yüz tut, çöl kurtulmuştur ondan.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Tanrı
şarabının etkisinin doğadaki uyumu bile kendinden geçirdiğini, sarhoş ettiğini
öğrendik.
2.
Tanrı
şarabının kişiyi ahmaklıktan, cahillikten, pintilikten, korkaklıktan,
cimrilikten, tembellikten, kafasızlıktan yalan ve fenalıktan kurtardığını
öğrendik.
3.
Tanrı
şarabı ile sarhoş olan yücelere çıktığını,
yeryüzünün kendisine hizmete hazır hale geldiğini öğrendik.
4.
Tanrı
şarabı bulmada yavaş olmanın, beklemenin olmadığını, acele etmek gerektiğini
öğrendik.
5.
Aklımızı
yaşlandıkça bilgili, tecrübeli, bağımsız, takıntısız hale getirerek pir olmamız
gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Dünyada
gördüklerimizin uçsuz bucaksız yokluk âleminden geldiğini ve belirli bir ömür
verildiğini, bizim ölümsüz olanı aramamız ve katılmamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ