3 Şubat 2020 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 1030 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1030. Arı-duru (Saf, tertemiz) suyu içmek istiyorsan dudaklarını her tortulu (Bayağı, işe yaramaz duruma gelmiş) şarapla bulaştırma.

Caniyle oynayan, çevik olan, pervasız bulunan kişi, şu tortulu sele kapılıp bulaşmaz, temiz kalır.

Cüz’ i (Az, azıcık, pek az) akıl, şu bağdan (İlgi, ilişkiden) kurtulamaz;
Çünkü Aklı Küll (Doğadaki uyum), parça-buçuk (Bütünden kopan, ayrılan ve yarım) şeylere lalalık (Bakım, eğitim ve öğretim) etmez.

Şu hırs (Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku), ister uyuz illeti (Kaşındırıcı ve bulaştırıcı hastalığa) olsun, ister diken (Her şeye itiraz eden, huzursuzluk çıkaran), adamsan elini bulaştırma bununla.

Uyuza uyuz katılır da müzminleşirse Tanrı adını anış merhemini sür.

Şu kapının açılmasını istiyorsan kapıya doğru yürü, usanmadan geledur.

Başköşeye geçme kaydını, arı-hayâyı, ululanmayı bırak da canda ara başköşeyi.

Yücelik külahıyla Süleyman tacı, her kele nasip olur mu, hâşâ ve kellâ (Allah korusan, katiyen).

Sustum, kısa söz daha hoş;
Şu ana gurultu-patırtı sığmıyor.

Hani şair "Göçmeyi benim ömrüm istedi, onlar değil” diye bir gazel söylemiştir ya;
Bu ona nazire (Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış) işte.
                     *
Neler öğrendik;
1.    Tanrı şarabının arı duru, insan eli değmemiş şarap olduğunu, meyveden oluşan şaraba karıştırmamak, bulaştırmamak gerektiğini öğrendik.
2.    Öncelikle temiz kalmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Bütünlüğün içinde kalana yardım edileceğini, eğitim ve öğretimi sağlanacağını öğrendik.
4.    Her şeye itiraz eden, huzursuzluk çıkaran, sonu gelmeyen isteklere, aşırı tutkulara sahip kişinin olgunluğa ulaşamayacağını öğrendik.
5.    Olgunluk yolunun açılmasını isteyen kişinin Allah’ın adını çok anması, kapı açılana kadar bıkmadan usanmadan bu kapıya gelmesi gerektiğini öğrendik.
6.    Olgunluğun başköşe makamı canda olduğunu, canda aramamız gerektiğini öğrendik.
7.    Dünyalık mal, mülk, makama sahip olmanın geçici ve değersiz ululanma olduğunu, esasının canda olduğunu, utanmayı bırakıp ululuğu canda aramamız gerektiğini öğrendik.
8.    Padişahlığın gelişi güzel kişiye verilmediğini, öğrendik.
9.    Kısa sözün daha hoş olduğunu, anlayışı az olanın da anlayabilmesi için uzun tutulduğunu öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Alışmış olduğu yerden daha iyi bir ömür sürme arzu edenin bu yerden ayrılarak başka bir yere yerleşmeyi ömrün istediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV


Popüler Yayınlar