(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2190.
Şarap (Allah’ı sevme, nurundan alma) yerine,
güzel, anlamı ince sözler söylüyorsun;
Maksadın
da yankesicilikle (Ustalıkla, hissettirmeden)
aklımızı çalmak.
Gönlün
derdini görmüyorsan ağlayıp inlemeyi çenkten (Kucakta
çalınan telli sazdan) duy.
Gönül
alıcısını;
Ney’in,
çengin feryadı, gönlün düştüğü hâli anlatır sana;
Onları
duy da gönül derdini gör-anla.
Âşıklık
sözüne ne diye el korsun (Kendi yönetimine alırsın);
Sözü,
ne diye arkaya atarsın (Sonraya bırakırsın)?
Boyunda
gerdanlık da sensin;
Kulakta
küpe de sen;
Ne
diye boynunu, kulağım kaşırsın?
Sözü,
tuzağa yem yapma;
Zaten
bu tutkunluk (Alışmışlık, bağlanmışlık), sözden
meydana geliyor.
Çünkü söz, gâh kilittir, gâh anahtardır;
Onunla
gâh aydınız, gâh karanlık.
Sen
bir gül bahçesisin;
Söz
eğer onda, senden bir koku varsa yeldir ancak.
Sen,
ışıklardan ibaretsin;
Söz,
eğer onda, senden bir ışık varsa kadehtir ancak.
Tulumu
kapat, testiler doldu;
Su,
çok olursa tulumu da patlatır.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri sevdiğinin değer verdiğinin yüzünü-ışığını
görmek istediğini, göremeyince inim-inim inlediğini öğrendik.
2. İnsanı tuzağa çekmek için tatlı sözler veya çıkar
vaatleri yapıldığını öğrendik.
3. Sözün insanı kilitleyebildiğini veya kilitli olanı
açtığını öğrendik.
4. Sözün kıymetinden daha kıymetli olanın sözü söyleyen
kendisi olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Anlayanın
az sözle anlayabileceğini, çok sözün sıkıntı verdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ