(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
2120. Ecel, kapıyı kapadı mı, gündüz, gece
olur-gider;
Hâlbuki
gecemizin gündüz olması gerekti.
Öldün
mü, hünerin de öldü demektir;
Bu
hünerlerinden utanmalıydın sen.
Çengi
param-parça olasıca bunak, bize el attı.
İş-güç isteyen çok, bir de Tanrıyı isteyen
olsa.
Ömrümüzden,
sayılı azıcık bir soluk kaldı;
Sayıya
sığmaz soluk olmalıydı.
*
Rahman'ın soluğu, Yemen'den gelmeliydi;
Bütün
halka saçılmalıydı.
Ölüm,
bize bir tencere yemek pişirdi;
Onu
yiyip sindirmek gerek.
Ölümü
anış, ölümü mademki defeder;
Her
solukta onu anmayı iş edinmeliydik.
Her
solukta yüzlerce ölü geçmede;
Gözler
boyuna yaş dökmeliydi, yaslara batmalıydı.
Mülkler
kaldı, mülk sahipleri öldü;
Ölümsüz
bir mülk, sonsuz bir saltanat olmalıydı
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Dünya hayatında bize sınırlı ayrılan yiyecek, içecek,
soluyacak hava olduğunu, bunların bitmesiyle yeteneklerimizin öldüğünü,
toprağın karanlığında kıyamete kadar kalacağımızı öğrendik.
2. Allah’ın kişileri iyileştiren güçlendiren,
gençleştiren nefesinin daim olması istendiğini öğrendik.
3. Dünya malının mülkünün kiracı insanları ölünceye kadar
oyaladığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Ölümsüzlüğün
dünya hayatında olması gerektiğini, aklımızı Tanrı arayışı yaparken ölümsüzlüğe
yol bulabileceğimizi gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ