(Mevlana
Hazretleri uyku ile aşkı anlatıyor)
1290.
A Tebrizli Şems, senin hayalinle uyku, âdeta bir yanlıştır; Doğrudan
kaçar-gider.
Gir
içeriye;
Sensiz
zevkin tadı yok;
Kimdir
o ki sana canla-gönülle kul-köle kesilmemiş olsun?
A
canımıza, bedendeki can gibi canlar veren;
Can
gibi pek gizlisin, fakat gizli de değilsin sen.
Nereye
el koşan candır orası;
Fakat
cana el komanın imkânı yok hani.
Bedende
tertemiz bir hâle gelen can, sevgilinin ayna tutanıdır ancak.
*
Şu anda güneşle (Şems Hazretleri ile) Ay (Karanlıkta kalanların yollarını aydınlatan, Mevlana
Hazretleri) bir araya geldi;
Darmadağın
masal söyleme vakti değil şimdi.
Sarhoşluğum
pek arttı;
Korkuyorum
şu söze, dönüp dolaşacak meydan kalmayacak.
Elini
ağzıma koy da o söze gelmeyen sözü söylemeyeyim ben.
Sağdan-soldan
sûfîler geldi;
Hepsi
de o yandan bu yana, mahalleden mahalleye, şarap nerde diye gezinip duruyor.
Sûfinin
(Allah sevgisine kendisini bağlamış olanın) kapısı
gönüldür, mahallesi can;
Sûfilerin
şarabı, Tanrı küpünden (Tanrı şarabından) sunulur.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Sevdiğimizin hayali bile gelse uykumuzun kaçtığını
öğrendik.
2. Sevdiğimiz bizimle olunca zevkten tadı alabileceğimizi
öğrendik.
3. Sevgilinin bizde bulunacağı yerin canımız olduğunu,
onun yüzünü (Gerçekliğini) bedenimizde tertemiz
hale gelen canımız olduğunu zaman görebileceğimizi öğrendik.
4. Allah’a sevgiyle bağlanmış, dost görmüş kişinin
içeceğinin Tanrı şarabı olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah’a
sevgiyle-dostlukla bağlanmış kişinin giriş çıkış kapısının temiz ve yüce
isteklere kendini sorumlu saymış kişinin
gönlünün olduğunu,
Temiz
ve yüce isteklere sahip gönle sahip kişiyi öz varlığına
ulaşmış olan kişilerin topluluğunda bulabileceğimizi,
Tanrı’nın
hiç baş ağrıtmayan, kişiye sevinç veren şarabını bilen, arayan, içen, kişilerin
Allah’a tam bağlı ve dost olan kişiler olacağını öğrendik, anladık.
Şems
ve Mevlana Hazretlerinin uygun kişiye Tanrı
şarabından tattırdığını, öğrettiğini, olgun olanlara
büyük kadehlerle Tanrı şarabı sunduklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ