3600.
(Mevlana Hazretlerine tutkulu bir sevgi ile bağlanıp
ilgiyi devam ettirenlere ne yapar?)
Seni
gâh incilere (Şekli değişmeyen değerlere) gark
ederim (Bol-bol veririm), gâh (Bazen de) zehirlere (Büyük
üzüntülere, acılara, kederlere, sıkıntılara sokarım);
Tanı
beni, bil beni artık, elimde âdeta bir kilesin (İçine ölçü
oluşturan değişik maddeleri koyacağım kapsın) sen.
Bana
bir habbe (Tahıl tanesi, su köpüğü) gelse de
teslim olsa, onu altınlarla dolu yüzlerce maden haline getiririm;
Yalçın
bir tepe olsa onu tutar, uçsuz-bucaksız bir deniz yaparım onu.
Senden
yokluk (Bana muhtaç olmak), benden kerem (Sana büyüklüğün, ululuğun, asaletin gereğini yapmak).
Senden
razı (Beni benimsemen, isteyen, kabul eden)
olmak, benden kısmet (Sana uygun yaşam) vermek.
İpekböceğinin
bile önüne yüzlerce atlas (Sık dokunmuş, yüzü parlak
ipek kumaş) korum, ona bile yüzlerce ağır kumaşlar ihsan (Karşılık beklemeden yardım) ederim.
Her
an ümitsiz (Düzelmesi, iyileşeceği sanılmayan) bir
hale düşene öylesine bir harman veririm (Birçok
çeşitten birer parça alıp yeni birleşim oluştururum) ki ne ekmiştir, ne
biçmiş.
Her
an, dervişe öylesine bir yakınlık (Duygusal bağ)
ihsan ederim (Bağışlarım) ki bunu elde etmek
için ne savaşmıştır, ne çileye (Bir durumun
sonuçlanması beklemek işine) girmiş.
Şeker
kamışının daracık gönlüne şeker kaynağı akıtırım;
Akla-fikre
güzel, güzel hoş düşünceler getiririm.
Din
yolunda at süredur, fakat atın sakatlandı mı meraklanma;
Arık
(Zayıf, sıska) bir at yerine her yanda bir yılkı
(Başıboş bir binek) bulursun.
Sus,
böyle değildir deme, Tanrı’nın ihsanından (Bağışlarından,
iyiliklerinden) başka bir şey arama;
Razılık
helvası, helva kazanından coşup ateşlere dökülüyor.
Tebrizli
Tanrı Şems’inin nuruyla her zerreyi yakıyn (Sağlam
bilgi) nuru (Işığı ile) gör;
Eğer
söylemede bir zevk olsaydı her zerre söze gelirdi, söyler dururdu.
Bütün
gün seninleydik, yüzlerce kutlulukla gün, geldi geçti.
Feryat!
Feryat!
Hayırlı
akşamlar deyip gidivereceksin, bundan korkuyorum.
Bana
gecen hoş olsun diyorsun;
Ateş,
hiç hoş olur mu?
Ayrılığın
bir ateş, hatta ondan da üstün.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Mevlana Hazretlerini tanımamız, sevmemiz ve kendimizi ona teslim ederek teni
bir kişilik ve yaşam oluşturmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Yüksek değerlere sahip olan ve bizlere ücretsiz hizmet
veren Mevlana Hazretlerinden büyük ölçüde yararlanmamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
Sıradan bir kişi olmaktan kurtularak Allah’ın ve
dostlarının sevdiği bir kişi niye olmayalım?
Ne ve nasıl olursak olalım bizi kabul eden, özeleştiri
ile bize yeni kimlik ve kişilik kazandıran Mevlana Hazretlerinden kendimizi
niye mahrum edelim?
*
RAVLİ