3560.
Güzel kokular satan, benim coşkunluğumu, bendeki acı tatlıyı apaçık görünce
ululuk meclisinde tablalarını kırdı döktü.
(Hazreti Mevlana’nın aşk halini görenler ululuk diye pazara
çıkarıp halka anlattıklarının değersizliğini görüp bu ticaretten vazgeçtiler)
Tebriz’e
gidice Şemseddin’e Tanrı’nın birlik meclisinde harfsiz, sessiz yüzlerce söz
söyledim.
Devlet
ney-inden (Herkesin duyacağı fakat ne söylendiğini
anlayamayacağı ses) gene bir ses geldi (İlham);
Ey
can, el çırp!
Ey
gönül, ayağını vur yere, oynamaya başla.
Bir
hazine, bir maden, parıl-parıl parlamaya başladı, bütün dünya gülmeye koyuldu;
Bir
sofradır, yayıldı bezendi, hazırlandı, davet sesi geliyor.
Bir
ilkbahar kokusudur, aldık da, bir yemyeşil çayırlık, çimenlik gördük de, bir
güzel yüze âşık olduk da sarhoşuz biz, hey-hey diye bağırıyoruz biz.
O
deniz (Şems Hazretleri), bizse bulutuz.
O
define, bizse yıkık-dökük bir yer.
Bir
güneşin ışığında zerreleriz sanki.
3566.
Esrikim (Sarhoşum) kayıtlardan kurtulmuşum,
kusuruma bakılmaz, ne dersen diyeyim, bırak beni, bırak beni de Mustafa’nın (Peygamberin) nuruyla Ay’ı ikiye böleyim.
Ey
âşıklar!
Ey
âşıklar, buluşup birleşme çağı gelip çattı;
Gökyüzünden,
a “Ay yüzlüler, haydin” diye ses geldi.
Ey
sarhoşlar!
Ey
sarhoşlar!
Neşe,
zevk, zevk eteğini çemreleyip (İşe başlamak için eteğin
toplanıp bele sıkıştırılması- işe girişme zamanı) geldi, o bizim
zincirimize yapıştı, biz onun eteğine sarıldık.
Ateş
gibi sert, kızıl, tesirli (Tanrının kullarına vaat
ettiği cennet içkisi) şarap geldi;
Ey
gam, bir bucağa çekil de otur!
Ey
ölüm düşüncesine dalmış can yürü git!
Ey
şarap sunan ey saki (İnsan ruhuna Allah sevgisi, Allah
nuru saçan), gel.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretlerini görmek arzusu çoğalınca gökte kurulmuş olan
Allah’ın birliğine inanan kişilerin toplandığı yere, birlik meclisine
gittiğini, görüştüğünü öğrendik.
2.
Harfsiz, sözsüz
söz söylemenin ve yine harfsiz sözsüz dinlemenin tasavvufta ilerlemiş olanların
yapabileceğini, yüz yüze bakmakla mesajların doğru ve net biçimde alınıp
verildiği gelişilmişlik olduğunu öğrendik.
3.
Aslında çok söze
yönelenlerin sözsüz söz söyleme yeteneğini kaybettiği bir iletişim şekli
olduğunu, sus diye Mevlana Hazretlerinin sayısız öğüdü ve işareti olduğunu
öğrendik.
4.
Neyzen neye Hu (O, yani Allah) diye üflediği zaman oradan gelen
seslerin, titreşimlerin İlahi âlemden gönlümüzü mesajlar söylediğini, aşıkların
bunu anlaşılan sözler gibi algıladığını, bu mesajların müjde olduğunu, sevinç
içinde oynamamız gerektiğini, çünkü emrin böyle olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
Aşk sarhoşluğuna ulaşmış kişinin dertlerin, tasaların,
sıkıntıların, korkuların, toplumun kişi üzerinde yapacağı etki ve baskılardan
kurtularak güvenlik içinde sevinçle yaşayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ