20 Temmuz 2015 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 3560 İNCİ BEYİT

3560. Güzel kokular satan, benim coşkunluğumu, bendeki acı tatlıyı apaçık görünce ululuk meclisinde tablalarını kırdı döktü.
(Hazreti Mevlana’nın aşk halini görenler ululuk diye pazara çıkarıp halka anlattıklarının değersizliğini görüp bu ticaretten vazgeçtiler)

Tebriz’e gidice Şemseddin’e Tanrı’nın birlik meclisinde harfsiz, sessiz yüzlerce söz söyledim.

Devlet ney-inden (Herkesin duyacağı fakat ne söylendiğini anlayamayacağı ses) gene bir ses geldi (İlham);
Ey can, el çırp!
Ey gönül, ayağını vur yere, oynamaya başla.

Bir hazine, bir maden, parıl-parıl parlamaya başladı, bütün dünya gülmeye koyuldu;
Bir sofradır, yayıldı bezendi, hazırlandı, davet sesi geliyor.

Bir ilkbahar kokusudur, aldık da, bir yemyeşil çayırlık, çimenlik gördük de, bir güzel yüze âşık olduk da sarhoşuz biz, hey-hey diye bağırıyoruz biz.

O deniz (Şems Hazretleri), bizse bulutuz.
O define, bizse yıkık-dökük bir yer.
Bir güneşin ışığında zerreleriz sanki.

3566. Esrikim (Sarhoşum) kayıtlardan kurtulmuşum, kusuruma bakılmaz, ne dersen diyeyim, bırak beni, bırak beni de Mustafa’nın (Peygamberin) nuruyla Ay’ı ikiye böleyim.

Ey âşıklar!
Ey âşıklar, buluşup birleşme çağı gelip çattı;
Gökyüzünden, a “Ay yüzlüler, haydin” diye ses geldi.

Ey sarhoşlar!
Ey sarhoşlar!
Neşe, zevk, zevk eteğini çemreleyip (İşe başlamak için eteğin toplanıp bele sıkıştırılması- işe girişme zamanı) geldi, o bizim zincirimize yapıştı, biz onun eteğine sarıldık.

Ateş gibi sert, kızıl, tesirli (Tanrının kullarına vaat ettiği cennet içkisi) şarap geldi;
Ey gam, bir bucağa çekil de otur!
Ey ölüm düşüncesine dalmış can yürü git!
Ey şarap sunan ey saki (İnsan ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan), gel.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerini görmek arzusu çoğalınca gökte kurulmuş olan Allah’ın birliğine inanan kişilerin toplandığı yere, birlik meclisine gittiğini, görüştüğünü öğrendik.
2.    Harfsiz, sözsüz söz söylemenin ve yine harfsiz sözsüz dinlemenin tasavvufta ilerlemiş olanların yapabileceğini, yüz yüze bakmakla mesajların doğru ve net biçimde alınıp verildiği gelişilmişlik olduğunu öğrendik.
3.    Aslında çok söze yönelenlerin sözsüz söz söyleme yeteneğini kaybettiği bir iletişim şekli olduğunu, sus diye Mevlana Hazretlerinin sayısız öğüdü ve işareti olduğunu öğrendik.
4.    Neyzen neye Hu (O, yani Allah) diye üflediği zaman oradan gelen seslerin, titreşimlerin İlahi âlemden gönlümüzü mesajlar söylediğini, aşıkların bunu anlaşılan sözler gibi algıladığını, bu mesajların müjde olduğunu, sevinç içinde oynamamız gerektiğini, çünkü emrin böyle olduğunu öğrendik.                                                                                                
İşte böyle yaren;
Aşk sarhoşluğuna ulaşmış kişinin dertlerin, tasaların, sıkıntıların, korkuların, toplumun kişi üzerinde yapacağı etki ve baskılardan kurtularak güvenlik içinde sevinçle yaşayacağını öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar