2380- Ey Tanrı dostlarını, erenleri Tanrı’dan ayrı
sayan, erenler hakkında iyi bir zanna, iyi bir düşünceye sahip olsan ne olur?
Tümden
ayrılmış bir parçasın, bedenden ayrılmış bir elsin ancak;
Bari
bundan böyle bizden ayrılmasan ne olur ki?
O
vakit başsız kalırsın, malın-mülkün gider, hırstan, kibirden ayrılırsın;
Fakat
işte o zaman ululuk âleminde baş gösterir, görünürsün, ne olur bunu yapsan.
Tanrı zikrinden bir şerbet iç de düşünceden kurtul.
Ey
Tanrı rızasına mazhar (İyiliğe erişmiş) olan,
savaşa sarılmasan ne olur ki.
Yeter
artık, sen bir dağa benzersin, dağda altın madenini ara, bağırmayı bırak.
Bağırıp
dağı seslendirmesen ne çıkar ki.
Bu
can bir kadeh, fakat kadeh nerden bilecek bunu?
Tertemiz
birisi doldurmada, o da, topraktan yaratılan insana ulaştırmada içindekini.
Huzur,
karar bırakmayan aşkıyla işine, gücüne koyulmuş; Arştan almada, yeryüzüne
saçmada.
Hadi,
getirip sunduğu yeri bilmiyor, bari aldığı yeri bilseydi ne olurdu?
Toprak
nimetlerini canlara saçıp dökmek için madenler gibi parıl-parıl parlamış
dilleri olsaydı toprağın da bir nüktecik söyleyiverseydi bize, fakat nerede?
Dilleri
olsaydı da o ormandan, o ebedi ormandan söz açsaydı bize, o ormanın canlarımıza
neler hazırladığını bir söyleyiverseydi bize.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1. Seven sevdiği ile birlikte olacağından Allah’ın
dostları ile Allah’ı bir ve birlikte düşünmemiz gerektiğini öğrendik.
2. Tanrı erlerinden uzaklaşmamak gerektiğini, yol
göstericiklerinden mahrum olmamamızın gerektiğini öğrendik.
3. Tanrı erlerinden biri liderin olursa eğer; hırsın ve
büyüklenmenin tuzaklarından ve fena tesirlerinden kurtulacağımızı,
kazanımlarımızı kaybetmeyeceğimizi öğrendik.
4. Tanrı erlerini kendine lider edenin ululuk âlemini
tanıma ve orada kalma imkânına kavuşabileceğini öğrendik.
5. Tanrı rızasına kavuşmak için zikretmek gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Her
ne istiyorsak, ne arıyorsak, neye ihtiyaç duyuyorsak bağırmadan, çağırmadan
içimizde Tanrının verdiği büyüklükte aramamız gerektiğini öğrendik,
anladık.
Her
şeyi sözle anlayamayacağımızı sessizce olan sayısız olanları ve sessizce
gidenlerin farkında olmamız, görmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ