2160- (Şems Hazretlerine hitap)
Ey anasının sütüyle beslenir gibi aşkla
beslenip gelişen padişah, yürü, coş ey aslan, ey babasının canı, gir oyuna.
Çevgene benzeyen saçlarını gördün de top
gibi koşup geldin, baştan ayaktan geçtin, başsız,
ayaksız oyna.
Kanlı
katilin biri, elinde kılıç çıkageldi de nasılsın dedi bana;
Hâyır
(İyilik) olsun dedim, yok dedi, şer, raksa gir.
Aşkla
padişahlar bile onun göğünde yağmurlara dönmüş, orda kaftanın ne lüzumu var ey
güzel kemerli, oynamaya bak.
Ey
varlığa dalmış sarhoş, yokluk yazılmış sana, yokluk fermanı gelmiş, sefere
hazırlan da raksa gir.
Elinde
şarap kadehi, yaya geldi o güzelim;
Dişi
değilsen o erkek aslanın sevdasıyla oynamaya başla.
Savaşın
sonu geldi, çenk sesi duyuluyor, Yusuf kuyudan çıktı, a hünersiz, marifetsiz kişi,
oyuna dal.
Ne
vakte dek sürecek vaatler, ne vakte dek secdede kalacak baş, ne vakte dek bu
ayrılık, daldığın renk, eseri yok etmeyecek?
Raksa gir.
Ne
vakit gelecek o zaman ki bana, ey bir şeyden haberi olmayan, yok ol, her şeyden
habersiz olan, oynamaya kalk diyecek?
Tavusumuz
ne vakit gelecek de o renkler belirecek, can kuşu, kolsuz kanatsız raksa gir
diye çalıp çağıracak?
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Hayatın oyun
olduğunu, oyuna davet eden çağrıların olduğunu, canımızı hiç sıkmadan dans,
etmemiz, oyun oynamamız gerektiğini öğrendik.
2.
Kendi varoluş ve
yapısındaki güzellikleri fark edenin sevinç içinde oyun oynaması gerektiğini
öğrendik.
3.
Ölümün bile oyun
olduğunu, sevinçle karşılayıp oyun oynamamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Aşkla
tanışanın, âşık olacağı güzeli bulanın sevinç içinde yaşayacağını, dünyanın
renkli ışıltıcı aldatmalarından kendini kurtarıp âşık olacağımız ulu kişiyi
arayış içinde olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ