2290- Sus, eğer onun (Aşkın)
esprilerini (İnceliğini, derinliğini, anlamını) söylersem
kendinden geçersin ve ne kapın kalır, ne damın.
Her
an selam getirir, bu mektup filandan der;
Sanki
selamla kâğıt, şehrimizde pek pahalıymış.
Bu
hileyle hiçbir köse, hiçbir güzelden bedavaca öpücük almadı;
Burnunu
uzatıp koklamak (Cinsel ilişki amaçlı davranış),
erkek eşeklerin (Kaba ve düşüncesiz olanların)
âdetidir.
Parası
pulu olan nerdeyse bil ki gümüş bedenli (Beyaz tenli)
bir güzel de ordadır;
Sen canım, cihanım deyip durma, o can senden kaçar gider.
Madenden
tırnaklarınla kazı, ne yap, yap bir çaresini bul, altın elde et, altını da
gizlemeye kalkışma;
Çünkü
altın saklandı mı güzel de gizlenir, görünmez olur.
Küpe
altın olmasaydı kulağa takılmazdı;
Kulağa
takılan altın küpe, takan kişinin huyuna delildir.
Amma
gene de altının, gümüşün, paran, pulun olmadığı halde bir güzel elde etmeye
çalış, olur ya, talih yardım ederse devlet ele girer.
Ancak
bu sevgilidir ki altın almaz, sen ona altın gibi bir can sun;
Çünkü
ölü altın orada geçmez.
Altın,
orada bir taştan ibarettir ki sanki içi yarılmış da içine yüzlerce fitne (Karışıklık, kargaşa, arabozuculuk) tohumu ekilmiş;
Potadan
(Madenlerin yüksek ısı ile eritildiği kabtan) çıkmış,
sızdırılmış altına aldanan hamdır, kaltabandır (Yalancı,
hileci, kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini
kandıran, dolandıran kimsedir ‘Şarlatan’).
Sus,
bir yere aşk geldi mi söz nedir ki orada?
Sus
da altından da aşağı olma, çünkü sevgili de dilsiz, o da susuyor.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Cinsel içerikli,
mal ve paranın öne çıktığı, maddenin kandırmada kullanıldığı ilişkilere aşk
denilemeyeceğini öğrendik.
2.
Tanrı veya Tanrı
dostlarına duyulan aşkın; yalandan, hileden, kandırmadan, maddeden uzak
olduğunu, bu seviyede olan ilişkilerde altının taş değerinde olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Aşk kendini gösterdiğinde gönülden
gönüle, kalpten kalbe, candan cana ilgi ve konuşma olduğunu, bu konuşmanın
harfsiz, sözsüz, ağızsız, dilsiz, kulaksız olarak iletişim kurarak anlayış ve
yaklaşım olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ