29 Nisan 2014 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 511

Fiil-i tu zâyed eczan-u tenet
Hemçu ferzendet bigired dâmenet
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 424 inci beyit açıklaması)

“ Canından ve teninden doğan işin, senin çocuğun gibi sana gelir, eteğini tutar.”

Beğenerek iyi bir iş yaparsan, talihli ve mesut bir evlat doğurmuş (Meydana getirmiş) olursun.

Ahmaklığından (Aklı doğru kullanamayan) kötü iş yaparsan, talihsiz ve şaki (Eşkıya) bir çocuk doğurmuş olursun.

Eğer bütün işlerin fena ise mahşer gününde halin nice olacak?

İzzet (Büyüklük, yücelik, ululuk) ve nazınla (İsteksiz gözükerek) dünyaya sığamazsın, kendini pek yüce bilirsin, geçinme sebeplerini düzenlemişsin, kendini kibirle süslemişsin.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Bir işi bilerek veya bilmeyerek eksik yaparsak zarara uğrayacağımızı öğrendik.
2.    İstekle çalışanın kar ettiğini öğrendik.
3.    Doğru değerlendirme yapmadan alınan kararla oluşturulan davranışın sonunda zarar görmenin baht, kader diye kendi sorumluluğunun dışına çıkarmasının yanlış olduğunu öğrendik.
4.    Kazanın Allah'tan geldiğini fakat doğru ve yeterli çalışmamızı da emrettiğini öğrendik.
5.    Kendi suçumuzu başkalarına yüklemenin yanlış olduğunu öğrendik.
6.    Kaderi yok yere sebep olarak göstermenin yanlış olduğunu öğrendik.
7.    Kendi suçumuzu kendi etrafımızda görmemiz gerektiğini, gölgenin hareketine sorumluluk yüklemeye kalkmanın yanlış olacağını öğrendik.
8.    Ne ekersek onu biçeceğimiz hep aklımızda tutmamız ve güncellememiz gerektiğini öğrendik.
                              *                                                                 
 İşte böyle yaren,
Yaptığımız iyi ve kötü her şeyin bir sonuç oluşturacağını, unutulup hiç sayılmayacağını, alacağımız sonucun yaptığımıza benzemeyeceğini fakat bir sonucun karşılığını muhakkak alacağımızı öğrendik, anladık.

Adaletle takdirin bilinmesi ve önemsenmesi için uygun cezaların konduğunu ve uygulandığını öğrendik.

Kendi suçumuzu başkasına yüklemenin yanlış olduğunu öğrendik, anladık.

Aklımızı ve kulağımızı iyiliğin de kötülüğün karşılığına tutmamız yani iyilik veya kötülük sonuçlar konularda uyanık olmamız, sonuçları değerli tutmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Suç işledikse bunun karşılığı olarak verilecek cezaya hazır olmamız ve razı olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Yerinde doğru davranmamanın kötü bir davranış olduğunu, kötü olanın kendimiz olmadığını, yaptığımızın kötülük olduğunu, bu davranışın bir karşılığı olduğunu, bu karşılığı şansımıza, bahtımıza yüklemenin yanlış düşünce ve görüş olduğunu öğrendik, anladık.

Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen İlahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimini kendi sorumluluğumuzdan çıkarmamızın doğru bakış yolu olmadığını, sorumluluğu kendimizin dışında görmenin insanı görev ve sorumluluktan kaçırarak tembelleştireceğini öğrendik, anladık.

Tanrı kurallarını bilmeyen, kendini yetiştirmemiş kişinin kendini hesaba çekerek yanlışlarının farkına varması, tövbe edip doğru yola girmesi gerektiğini, suçu başkalarına atmayla sorumluluktan kurtulamayacağını bilmesinin gerektiğini öğrendik, anladık.


Yapacağımız her işin hak ve adalete uygunluğunu kontrol ederek yapmamız, alacağımız sonucu da bu sınırlar içinde kalıp kalmadığını kontrol etmemiz, sınırları aştık ise hem Allah’tan hem de zarar verdiğimiz kişiden af dileyerek tekrar sınırlar içine girmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Hiçbir şeyin saklı kalmayacağını, ortaya çıkacağını, yüzleşeceğimizi bilerek hareket etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                         *
RAVLİ

 :

Popüler Yayınlar