18 Nisan 2014 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 490

Ey hunuk anra ki zât-i hod şinâht
Ender emn-i sermedi kasri bisâht
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 5.inci cilt 3341 inci beyit açıklaması)

“ Ne mutlu o kimseye ki kendi zatını (Özünü, aslını) tanıdı da ebedi olan emniyet alanında bir köşk kurdu.”

Sen kendi zatını yakinen tanırsan bakilik cihanında ebediyen emin bir halde kalırsın.

Şüphesiz olarak kendi zatını tanıdın mı, senin zat-ı pâkin (Temiz özün, aslın) sana açık görünür.

O zât-ı pâkin ki nişansızdır (Belirli bir işareti, alameti olmayandır) ve lâmekândadır (Adresi belli olmayan yerdedir).

Beşeriyet varlığını yok ettin mi, hakiki zatının varlığını ispat etmiş olursun.

Senin zatın, Kevin’den (Varlık âleminden) de, mekândan da dışarıdadır.
Dünyada bu gezip tozan sen değilsin, senin gölgendir.

Kendini bu göründüğünden ibaret görüyorsan, perdedesin, asıl kendini açık görmüyorsun demektir.
                                            ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Akıllı kimsenin değerli olana değer verdiğini öğrendik.
2.    Gönül değerli be büyük olduğunu, bedenin değersiz olduğunu öğrendik.
3.    Er olanın tereddütsüz hareket ettiğini, görüşü perdelenmiş olanın çocuk sayıldığını öğrendik.
4.    Erkekliğin cinsi aletle, sakalla olmadığını öğrendik.
5.    Benliği olanın çocuktan farkı olmadığını öğrendik. 
                                   *                                                                               İşte böyle yaren,
Benlikten ve karma karışıklıktan, bulanıklıktan kurtulmak için Tanrı yoluna girmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                             *

RAVLİ

Popüler Yayınlar