Enderin bahs er hıred rehbin budi
Fahr-i Râzi râz-ı dân-i din budi
(Hazreti
Mevlana, Mesnevi 5.inci cilt 4144 inci beyit açıklaması)
“
Bu bahiste akıl yol gören olsaydı, Fahri Razi din sırrını bilen olurdu.”
(Fahr-i Râzi: Belh şehrinde akıllı, saygın, devlet adamlarıyla
iyi anlaşan bir şeyhtir ve felsefe yolundan giden bir din adamıdır.
Hazreti Mevlana’nın babası manaya yönelişinden ve çok taraftar
topladığından kıskanmış ve anlaşamamıştır)
Fahri
Razi gibi bir âlim (Bilgin), hakikat sırrına Ağah
(Uyanık) olmazsa bayağı liyakatsizler (Başarısız, yeteneksiz, deneyimsiz), dinin sırrını
nerden bilecekler?
O,
dinin işaretlerinden haberi yokken büyük bir tefsir yazdı.
Zahir
ehli, dinin sırrını nerden bilecek?
Gönül
gözü kör olan yakin ilmine eremez (Sağlam bilgiye; mutlak,
tereddütsüz, şüphesiz olarak bilmeye ulaşamaz).
Haydi
gel!
Huylarını
değiştir de, âşıklar yolunun toprağını gözüne sürme çek (Âşıkların baktığı gibi bakmayı öğren).
İyi
olmayan huylarını, iyi huylularla değiştir de bütün huyların şeker (Tatlı) olsun.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev:
Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap
ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
***
Neler
öğrendik:
1. Dünyanın aldanış yurdu olduğunu, ateşi nur, nuru ateş
gibi gösteren yer olduğunu öğrendik.
2. Varlığımızı yok etmemiz gerektiğini, yani
güvendiğimiz, gönül bağladığımız her şeyden sıyrılmamız gerektiğini öğrendik.
3. Tanrı sanatın görüp hayrete dalanların benliğine
soğukluk duyduklarını öğrendik.
4. Benlikten kurtulanın gönül rahatlığına, rahat
yaşantıya, eminlik içinde sakinliğe, neşe ve zevk içinde yaşamaya
başlayacaklarını öğrendik.
5. Benlikten kurtulanın benliğinin adresi herkes
tarafından bilinmeyen zahmetsiz mekânsızlık âlemi olduğunu öğrendik.
6. Terk ettiğimiz benliğimizin peşimizi bırakmayacağını,
biz benlikten kaçtıkça benliğimizin bizi takip ettiğini öğrendik.
7. Bir şeyi biz istedikçe istediğimizin bizi
istemeyeceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Tatmayan
bilmez.
Akıl ve hayali beraber
çalıştırmanın hayreti artırdığını, yeni fikirler oluşturduğunu, yanlışı doğru
kabul eder duruma getirdiğini öğrendik, anladık.
Akıl ve hakikat beraber
çalıştırdığında doğru ve uygulanabilir gerçeklere ulaşıldığını ve ebedi geçerli
olduğunu, bir olma, birleştirme, aynı fikirde olma düşüncesine ittiğini
öğrendik, anladık.
Esas
benliğe yokluk âlemine gittikten ve geri döndükten sonra keşfolduğunu, bu eylem
yapılmadan önce benliğimizin hayallerin tesirinde yanlış işler yaptıracağını
öğrendik, anladık.
Basit
bir anlatımla anlatacak olursak, bize toplumun inşa ettiği benliği değersiz ve
yok ederek Tanrı’nın yarattığı ve verdiği esas benliğe kavuşmamız gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ