Bâr-ı hod ber kes menih ber hiş nih
Serveri ra kem taleb derviş bih
(Hazreti
Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 328 inci beyit açıklaması)
“
Yükünü kimseye yükleme.
Baş
olmayı pek isteme, dervişlik daha iyidir.
Kardeş!
Sen
aciz (Yeteneksiz, kuvvetsiz) bir mahlûksun (Yaratık), hizmet etmek için âdemden dışarı sıçradın.
Tanrı,
kudretinin kemali (Bilgi ve erdem bakımından üstünlüğü)
eseri olarak seni yoktan var etti.
Sana
akıl verdi, ilim verdi, seni irşat (Doğru yolu
gösterdi, uyardı) etti.
İhtiyar
dizginini (Seçme, seçtiğini yapma kuvvetini)
eline vererek hizmet etmen için dünyaya gönderdi.
Haydi!
O
padişahın (Tanrı’nın) emrine uy.
Canını
feda et de visal (Tanrı’ya ulaşma, kavuşma)
mükâfatını kazan.
Arzun
ancak Hakkın visali olsun.
Cihanın
tuzağından, tanesinden uzaklaş.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev:
Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap
ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
***
Neler
öğrendik:
1. Dünyalık isteklere ulaşınca; karşılaşacağımız sonucun
pişmanlık olacağını öğrendik.
2. Bey, başkan vesaire gibi kişilerin gönüllerinde ölüm
korkusu olduğunu ve dertlerle uğraştıklarını öğrendik.
3. Kendi işimizi kendimizin yapması gerektiğini öğrendik.
4. Cenab-ı Hakkın kötü bir şey vermediğini, herkesin
dileğini bildiğini ve istemeden verdiğini öğrendik.
5. Hakkın emriyle dileğimizin olmasını istersek uygun
olacağını, böyle bir yolun Peygambere ait yol olduğunu8 öğrendik.
6. Tanrı emredince yaptığımız inkâr şeklinde bile olsa
emre itaat ettiğimizden iman sayıldığını öğrendik.
7. Hakkın emriyle olan her kötülüğün, bütün iyiliklerden
daha ileri olduğunu öğrendik.
8. Hak emrinin dış görünüşüne bakmadan içindeki incinin
farkında olarak yapmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Allahtan
beklememiz ve istememiz gerektiğini, insandan istemenin ve beklemenin yanlış
olduğunu öğrendik, anladık.
Allah
sebeplere bağladığından yine insan eliyle ve diliyle bize ulaşacağını öğrendik,
anladık.
Kimden
isteyeceğimizi ve kimden bekleyeceğimizin bilgisinde ve bilincinde olarak
yaşamamız gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ