28 Nisan 2014 Pazartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 509

Bâr-ı hod ber kes menih ber hiş nih
Serveri ra kem taleb derviş bih
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 328 inci beyit açıklaması)

“ Yükünü kimseye yükleme.
Baş olmayı pek isteme, dervişlik daha iyidir.

Kardeş!
Sen aciz (Yeteneksiz, kuvvetsiz) bir mahlûksun (Yaratık), hizmet etmek için âdemden dışarı sıçradın.

Tanrı, kudretinin kemali (Bilgi ve erdem bakımından üstünlüğü) eseri olarak seni yoktan var etti.   

Sana akıl verdi, ilim verdi, seni irşat (Doğru yolu gösterdi, uyardı) etti.

İhtiyar dizginini (Seçme, seçtiğini yapma kuvvetini) eline vererek hizmet etmen için dünyaya gönderdi.

Haydi!
O padişahın (Tanrı’nın) emrine uy.

Canını feda et de visal (Tanrı’ya ulaşma, kavuşma) mükâfatını kazan.
Arzun ancak Hakkın visali olsun.

Cihanın tuzağından, tanesinden uzaklaş.
                                       ***
 GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri koll. Şrt.
                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Dünyalık isteklere ulaşınca; karşılaşacağımız sonucun pişmanlık olacağını öğrendik.
2.    Bey, başkan vesaire gibi kişilerin gönüllerinde ölüm korkusu olduğunu ve dertlerle uğraştıklarını öğrendik.
3.    Kendi işimizi kendimizin yapması gerektiğini öğrendik.
4.    Cenab-ı Hakkın kötü bir şey vermediğini, herkesin dileğini bildiğini ve istemeden verdiğini öğrendik.
5.    Hakkın emriyle dileğimizin olmasını istersek uygun olacağını, böyle bir yolun Peygambere ait yol olduğunu8 öğrendik.
6.    Tanrı emredince yaptığımız inkâr şeklinde bile olsa emre itaat ettiğimizden iman sayıldığını öğrendik.
7.    Hakkın emriyle olan her kötülüğün, bütün iyiliklerden daha ileri olduğunu öğrendik.
8.    Hak emrinin dış görünüşüne bakmadan içindeki incinin farkında olarak yapmamız gerektiğini öğrendik.
                                       *                                                                                                                                                                                                                                  İşte böyle yaren,
Allahtan beklememiz ve istememiz gerektiğini, insandan istemenin ve beklemenin yanlış olduğunu öğrendik, anladık.

Allah sebeplere bağladığından yine insan eliyle ve diliyle bize ulaşacağını öğrendik, anladık.

Kimden isteyeceğimizi ve kimden bekleyeceğimizin bilgisinde ve bilincinde olarak yaşamamız gerektiğini öğrendik.
                                         *

RAVLİ

Popüler Yayınlar